Dün akşam bir konu üzerinde o kadar çok düşündüm ki! Nihayetinde düşüncelerimin sonunda kafamda bazı fizik kanunlarını netleştirdim. Bu netleştirmeyi kendime kılıf hazırlamak için yapmışta olabilirim. Minareyi falan çalmadım gerçi ama en azından neden böyle olduğumu ispatlamaya ihtiyacım vardı işte. Ve ispatlama çalışmam içinde fizik ve biyoloji konularından yararlandım. Ve nihayetinde en doğru yolda olduğumu kendime ispatladım. (Önemli olan benim, kendimi kendime ispat etmem değil mi zaten!)
Kısaca bugün Denge ve Dengesizlikten bahsedeceğim… Daha doğrusu dengesizliğime bahane buldum demek istiyor da olabilirim J
Yaptığım fizik araştırmalarına göre ! dengesizliğin dengeli olmaktan daha iyi sonuç verdiğini icat ettim. Bu icadımın neticesinde dengesiz olanlar derin bir nefes alarak yollarına devam edebilirler. Dengeli olanlara gelince birazdan anlatacaklarımı dikkatle okuyup belki biraz daha çalkalanma ihtiyacı hissedersiniz diye düşünüyorum.
Öncelikle belirtmeliyim ki dengesizlik kötü bir durum değildir. Dengesizlik sizin tam olarak “Yaşadığınızı” gösterir. Tüm duyguları içinizde barındırarak duygusal ve fiziksel olarak nefes alıp vermek dışında gerçekten yaşıyorsunuzdur. Uzun bir süredir stabil giden bir şeyiniz var ise lütfen ona bakınız. Belli ki istediğiniz şekilde sizi mutlu etmiyordur. Hatta aslında ortada bir sorun bile vardır.
Örneğin spor + rejim yapıyorsunuz fakat istediğiniz kiloları veremiyorsunuz. İşte tam bu nokta da yapmanız gereken dengeyi bozmak. Vücudunuzun tüm düzenini çalkalamak suretiyle alt üst ettiğinizde vücutta buna tepki olarak kilo vermeye başlayacaktır. Örneğin tenis maçındasınız (henüz bende bunu yapamıyorum ama yaptığımda başarıya ulaştım) karşınızda da iyi bir tenisçi var. Belli ki sizin ona standart attığınız toplarla onu yenmeniz imkansız. Bu durumda hemen oyunun dengesini bozacaksınız. Yani iyi attığınız topları abuk subuk, yavaş ve havadan atmaya başlayacaksınız! Bu durumda karşı tarafında oyununu bozmuş olursunuz ve sizden iyi gelen toplara çakabiliyorken yavaş ve havadan gelen topları fileye takacaktır !
Ya da normal giden bir ilişkiniz vardır. Herşey normaldir ama ortada tam bir bağ olduğunu hissedemezsiniz. Bu durumda ilişkinin dengesini bozunuz. Bu arada doğa kanununa göre bozduğunuz denge bir süre sonra kendine geleceği için her şey normale ama eskisinden daha iyi bir hale gelecektir. Örneğin yöneticiniz, sizin sistematik çalışmadığınızdan yakınıyor. Yazarak ve planlı çalışmanızın daha doğru olduğu fikrine takılmış durumda. Bu durumda ona “ben senden zeki olduğum için senin gibi not almaya gerek duymadan da sistematik çalışabiliyorum” diye çırpınmak yerine (çünkü bu cümleyi sarf eden biri sizin cevabınızı duymayacaktır) Onun karşısında aynen onun istediği şekilde zihinsel engelli olarak çalışmaya başlayınız. Tabii ki bu bir oyun o yüzden fazla kaptırmayınız. Ne zamanki sizden bir şey isteyecek. “Çok üzgünüm ama şu anda programımda olan başka bir şeyi yapmam gerekiyor sizin işinizi bugün yapamayabilirim” diyebilirsiniz.(Siz gerizekalısınız ya ondan. Yoksa yöneticiye karşı falan gelmiyoruz sonuçta. Ama napalım bizim potansiyelimiz bu kadar!!) Bu durumda abandone olan yöneticiniz sizin işinize bir daha karışmaması gerektiğini anlayacaktır.
Ya da sorunlu olan çocuğunuza sürekli bunu yapma demek yerine onu kendi haline bırakarak onun tüm dengelerini alt üst edebilirsiniz. (Sonuçta o bunu yapma dediğiniz için zevkle yapmıyor muydu)
Kısacası hayatınızdaki her şeyi “portakal suyu” olarak görmeyi deneyebilirsiniz. Portakal suyu sıkıldıktan sonra bardakta tüm ihtişamıyla sizi bekler. Fakat 10 dk sonra mutfağa geri döndüğünüzde aynı ihtişamından eser kalmaz. “Öz” ü alta çökmüş, üstte de “Suyu” kalmıştır. Bu durumda ya onu çalkalarsınız. Ya da bir pipet alarak zevkle ona hava püskürtmek suretiyle eski formuna geri getirirsiniz.
Afiyet olsun…
C.Y.
hem katılıyorum hem katılmıyorum... çünkü bu bir paradoks aslında.. yani aslında dengesini bozdum derken yine bir denegye kavuşturuyorsun..yani statik olan dengeli ama dinamik olan dengesini bozmak demek değil bence.. Statik veya dinamik olanın da kendi doğasında dengesi var..
YanıtlaSilmesela; kilo konusu.. aslında rejime başlamanın nedeni denge değil dengesizlik.. yani insanın boy kilo vs dengesi bozulduğunda denegye kavuşturmak için yaptığın hamle dengesizlik değil dengeleme hamlesi.. ya da tenista yaptığın hamleler.. karşındakinin kuvvet dengesine ulaşma denemesi aslında o da, kendi kuvvetinden çıkmak kendi dengeni zorlamak iken, karşı tarafın seviyesine ulaşmak onun den gesine gelmek ve oyuna denge gelmesi durumu.. dediğim gibi içinde statik dinamik, veya şartlı koşulları olan durumlar bence denge ve göreceli bir kavram, geçişken birbiri içinde. o yüzden kendine bahane bulma tamam mı :p :))) portakal suyunun dengesizleştirmiyosun aksine dinamik etken katıp statik halindeki dengesine ulaştırıyosun.. kuvvet veya adı fizikte her neyse bir ekstra dış etkenb uyguluyosun.. ve aslında baktığında her şey olayı yine dengelemek için yapılıyor .. ama dengeye gelmeliyim hissi de yine durum dengesiz hale geldikten sonra doğuyor.. yani aslında denge bozulunca sen dengesiz bir durumla dengeye geldiğini zannediyorsun :))) aslında fazla yiyerek dengeni bozuyorsun zaten, o yüzden rejim yapma müdahalesi dengesizlik değil aksine denge dinamiği :))) hay bin dengeler! dengeniz nasıl olursa olsun sizin havanız hep güzel olsun :))))))
Sevgili Aslı'yla Aslıca ,
YanıtlaSilYazmış olduğunuz kafa karıştıran yorumunuza çok teşekkür ederim:) Dediğimiz gibi bu bir paradoks ve bozulan dengenin yerine gelebilmesi için yapılan her hareket dengesizlik olarak algılandığı için! Bu tezimle benim dengesiz olmadığımı, aslında bozulan dengemi yerine getirmeye çabaladığımı anlatmaya çalışmıştım. Sonuç olarak Dengesizlik olarak tabir edilen davranış şeklinin, güzel ve faydalı bir portakal suyu olduğu fikrinde anlaşalım derim ben :))
C.Y.
ahahaha yalniz biraz da greyfurt suyu olsa fena olmaz diyorum ben :p ( dis etken ekliyorum hadi buyur burdan yak :P simdi bu duruma gore greyfurt suyu hepten dengeyi alt ust etti iyi mi :))))) )
YanıtlaSil