365 yazı ve ben

365 yazı ve ben

30 Kasım 2011 Çarşamba

SAGLIK


Mide ağrısının sebebini biliyorsunuzdur sanırım. Sinirlenince mideniz ağrır. Ya da söylemek istedikleriniz içinizde kaldıysa sanırım boğazınız ağrır (gıcıkta oluşabilir) Kafanızda dönen tilkiler baş ağrısı yapar. Ve üzüntü anında alerjiniz başlar.
Aslında birbirimizi hasta ettiğimizin farkına varmalıyız sanırım. Sen benim midemi ağrıtıyorsun ben de gidip ötekinin başını ağrıtıyorum, ötekide gidip annesinin alerjisini tetikliyor, annesi de babasının tansiyonunu fırlatıyor derken hepimiz hasta oluyoruz işte.
Vücudumuza ve içindeki hücrelere hiç laf etmeyelim. Onların hiç suçu yok çünkü. Onlar hepimizde var olan hücrelerken neden bazı kişilerde daha çok etki ediyor acaba ? Neden bazı kişilerin sürekli başı ağrıyor ? yada midesi ağrıyor, yada dönem dönem alerjileri tetikleniyor ?

Başımız ağrısa hap alıyoruz, nezle olunca antibiyotiğe saldırıyoruz, midemiz ağrıdığında mide ilaçlarından medet umuyoruz, psikolojimiz bozulduğunda sakinleştirici alıyoruz. Ve aldığımız her ilacın sonunda bir sonraki rahatsızlığımızda o ilk ilacımız bize niyeyse etki etmiyor ! Çünkü bildiğim kadarıyla vücudunda ilaçlara alışması söz konusu, Mikroplar çakallar çünkü. Sen ona antibiyotik veriyorsun ya o mikrop o sırada o ilaçla savaşa giriyor ve bu savaştan daha güçlü bir şekilde çıkıyor. Bu nedenle bir sonraki seferde aynı ilaç aynı etkiyi gösteremiyor işte.
Şimdi diyeceksiniz. Tıpla uzaktan yakından alakası olmayan birinin bunları söylemesi ne saçma diye. Ama söylemek istiyorum işte. Napiim , bu kadar ilaç tüketilmesinden rahatsız oluyorum. Şimdi size garip şeyler anlatayım o zaman.
Ben dalış teknesinde çalışırken müşterilerimizden deniz tutanlar panikle yanımıza gelip, hemen tekneyi geri götürün ben çok kötü oldum alarmı verirlerdi. Bu durumda tekneyi geri götüremeyeceğimize göre verirdik deniz tutmasına karşı olan ilacı  hem müşteri rahatlardı hem de biz. Fakat bir gün yine aynı alarm ile koşan kadın için dolabı açtığımızda fark ettik ki ilaç bitmiş! Bu durumda ilaç vermemek olmaz diye ya tutarsa mantığıyla “Aspirin” verdik. Yarım saat sonra deniz tutması geçen hasta bize teşekkür ediyordu ! Çalışanlar olarak nasıl kandırdık ama kadını diye dalga geçerken fark ettim ki gerçekten kandırmışız.
Bademciklerin şişmesinin ne demek olduğunu bilirsiniz. Yutkunamazsınız. O kadar kötü bir ağrı vardır ki yutkunduğunuzda boğazınızda bıçakla kesilme hissini yaşarsınız. Bende bunu bir kere yaşamış biri olarak koşarak doktora gittim. Ve 6 adet iğne yemem gerektiği gerçeğiyle evime geri döndüm. 6 iğne yedim. Ve hastalığım iyileşti. 6 ay sonra yine bildiğim bu şişme durumu tekrar ettiğinde bu sefer başıma geleceklerden haberdar olduğum için iğne yemek yerine ne yapabilirim diye araştırdım. Ve sevgili internette buldum ki şişen bademciklere tuz sürülmesi durumunda iltihap kuruyormuş! Eve gidip denedim. Evet önce çok yandı ve acıdı. Ama ertesi gün geçmişti ! Ve o zamandan beri de bir daha hiç bademciğim şişmedi ! Eğer o 6 iğneyi bir daha yeseydim büyük ihtimalle ben 6 ay da bir aynı şikayetle doktorun yanına koşacaktım…
Bunun gibi bir çok şey paylaşabilirim burada. Gerçekten denenmiş ve başarıya ulaşmış koca karı ilaçlarını size anlatabilirim. Ama çıkış zamanım yaklaştığı için bu kadar örnek yeterli olur diye düşünüyorum.
Lütfen benim için hasta olduğunuzda hemen ilaca sarılmak yerine bir kerelik başka bir yöntem deneyin. Nezle olduğunuzda ilaçla da sürünüyorsunuz ilaçsızda sürünüyorsunuz. Bırakın vücudunuz  o mikropla savaşsın, siz onu antibiyotiğe bu kadar alıştırırsanız tembelleşen vücudunuz kanser gibi bir rahatsızlık durumunda
“Ben yıllardır çalışmıyorum be ablam, ilacını bul ver işte bana ne !!“ demesin sonra !
C.Y.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder