365 yazı ve ben

365 yazı ve ben

1 Kasım 2011 Salı

GEL


Bu sabah uyandığımda şuan hatırlayamadığım bir parçayı söylüyor ve giyinirken kendi kendime dans ediyordum.  Dar pantolonumun içine girebilmek için parça ile birlikte nasıl kıvırdığımı  ve özelliklede çoraplarımı giyme bölümünde kendi kendime güldüğümü söylememe gerek yok sanırım.
Ya artık sıyırdım. Ya da artık doğru yola girdim demektir. Umarım doğru yola girmişimdir çünkü 28 yaşımda sıyırmış olmayı istemem açıkçası.
Evet bu sabah frekansım 90 civarındaydı. Frekans geyiğini ofisimde fazlasıyla yapıyorum. Ve bence çok eğlenceli. Frekansımı düşürmeye meyilli karşı komşuma rağmen ben düşürmemeye karar verdim.
Heyy karşı komşum, Unutma sen bereketli ve bol paralı bir kızsın. Ayrıca sağlıklı olduğunu da belirmeliyim. Korkma , bir bademcik koskoca seni alt etmeyecektir J
Sanırım dün dilediğim dileklerden dolayı kendimi daha iyi hissediyorum. Akşam terasta son sigaramı en büyük yıldıza bakarak üflerken hayal ettiklerimin gerçekten bir gün olacağına inandım. Ve tüm dileklerimi bir güzel de açıkladım. Böyle olsun,şöyle olsun, ayy bide busu da olsun diyerek. Ben artık inanıyorum. Artık elimde evrenin anahtarı olduğuna göre ben siparişini verdim. Ve artık yapmam gereken, kendimi bu sipariş üzerinde olumsuz düşüncelerden korumak olacak. Vee tabii ki Şu “O ses Türkiye” yarışmasındaki Hadise’nin meşhur olayını da yapmayı unutmamalıyım.
İzleyeler bilir. Eller ile senkronize bir şekilde  en içten, istenen şeye “Gel bebeğim , gel bana” cümlesi tekrarlanır. Hadise bu cümlesini yaptığında genellikle istediğini çekemese de ben bu cümleyi yaptığımda çekeceğime eminim.
Cumartesi günü sevgili kankamın buraya gelmesinden mi etkilendim. Yoksa bugün gelen mailde O kişinin aralıkta buraya geleceğinden mi etkilendim bilmiyorum. Ama gayet pozitif olduğumu belirtmeliyim. Kendini kandırmaksa hayat; ben onu pozitif olarak kandırmayı seçtim gitti bile J
İtiraf ediyorum, yeni halim biraz dışarıdan deliymişim gibi gözüküyor olabilir. Ama belki deliler daha mutlulardır ? Huninin bana yakışacağından hiç şüphem yok.
Bu arada keşfettim, neden dileklerimin olmadığı ile ilgili birkaç not. Birincisi tam olarak ne istediğime odaklanamadığım için onu mu istesem ? , bunumu istesem ? durumundan dolayı aslında tam olarak bir dilek dilememiş ve önüme gelen yemeği yemeyi tercih etmişim. (Tamamen doğru)
Bazen çok istediğim bir şey olduğunda ise o dileği dilemiş fakat daha sonra böyle bir şeyin gerçek hayatta olamayacağını kurmuş ve EGO’ma yenik düşmüşüm. (Tamamen doğru)
Ayrıca kitapta çok güzel bir örnek vardı. Bundan çok etkilendiğim için paylaşmak istiyorum. Masanın üzerinde bir kalem var. Ve iki elimizde kalemin sağında ve solunda olacak şekilde duruyor. Ve o kalemi almayı DENEMEMİZ isteniyor. Evet bunu zihnimde canlandırdım. Ve kalemi aldım. Ama sevgili Aykut o kalemi almamı değil almayı DENEMEMİ istemiş. Bir daha denedim. Ama kalemi yine aldım. Ama ya alırsın yada almazsın. Kalemi almayı denemek diye bir terim yoktur. Dediği anda kafamda yanan ampulu anlatmama gerek yok sanırım.
Doğru ki bir şey denenemez. Ya yaparsın yada yapamazsın bu kadar basit.  Tenis hayatımdaki başarısızlıklarımla ilgili de bir çok şeyi çözdüm. Ve bundan sonraki hedeflerime bir bir ulaşacağıma eminim J
Bu arada bir itiraf daha; Şu eskiyi tamamen attığım için şükürler olsun. Çünkü dün 2008 yılından bu güne kadarki yazışmalarımızı okudum. Ve hepsinde aynı şey üzerinde defalarca kez kavga ettiğimizi fark ettim. Evet sanırım onun değişebileceğini çok ummuşum. Ama sonuç olarak kişinin ana karakterinin değişmeyeceğini, sadece gerekli özveriyi gösterdiği zaman (2 tarafında tabiî ki) orta yolun bulunabileceğini çözdüm. Ve biz 2 tarafta orta yolu bulmaya niyetli olmadığımız için bunu başaramamışız. Ama 286. Kez verdiğim karardan sonunda fazlasıyla EMİNİM.
Evet 286. Kez diyorum. Çünkü bu kararı daha önceden 285 kez daha vermiş fakat EGO’M tarafından kulağıma söylenen o gereksiz cümlelere yenik düşmüşüm. (1-Ya o doğru kişiyse ve sen onu kaçırıyorsan 2- yani birbirinizi seviyorsunuz ne gerek var bunlara 3- heyy sen bundan daha iyisini bulabileceğine hala inanıyor musun be yavrum  4- Bence ondan ayrılmakla hata yaptın be güzelim.. gibi yüzlerce cümle kurabilirim. Sevgili EGO’mun bana fısıldadığı cümlelerle ilgili)
Ama karar karardır J
Ve sevgili Egom bu aralar sessizsin. Ama elbet bir gün konuşmaya başlicaksın. Ve o zaman ben seni kandıracağım J
C.Y.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder