PARADOKYA

Sanki çok normal bir iç dünyam varmış gibi bir de çok fantastik bir kitap okumaya başladım. Tam bir “Eyvah” durumundayım. Kitabın ismi Paradokya. Kitap bana hediye olarak gelmiş ve uzun zaman boyunca onu elime almamı beklemişti. Odalarda gezmişti. Bir odayı topladığımda öteki odaya atıvermiştim bu kitabı. Aslında pekte okumaya niyetim yoktu açıkçası. Ama ne zaman odaya girsem hemen gözüm ona takılıp sonra okumaktan vazgeçmiştim.

Ta ki düne kadar. Malum perşembeleri izleyecek bir program bulamadığımdan kitap okumaktan daha güzel bir gün olamaz benim için. Kitabı aldım, salonda kısık bir klasik müzik eşliğinde “bakalım bu kitaptan ne çıkacak” edasıyla başladım okumaya. Kitap beni etkilemeye başlamıştı bile…

Kitapta bilinçaltının yarattığı küçük oyunlar yüzünden hayatının belli bölümlerinde sorunlar yaşayan 6 kişiden bahsediyordu. Örneğin günlerdir hazırlandığı arkeoloji sunumunu, kalabalık bir salona anlatması gereken Elif’in tam mikrofona yaklaştığı anda flaşların patlayarak küçüklüğündeki o utanç duyduğu ana giderek yaşadıklarını yeniden hatırlamasını ve sunumu yapamadan salondan kaçmasını…

Diğer hikayede, yeni avukat olan Oktay’ın,ilk davasını diğer avukatların kabul etmedikleri bir davayı almasıyla başlamıştır. Alışveriş merkezi yapılabilmesi için satın alınması gereken son evi alamayan gözü dönmüş iş adamının bu ahşap evi kundaklayarak bir genç kızın yanarak ölmesiyle sonuçlanan olayın davasını almıştı Oktay. Ve bir şekilde başarılı bir avukatlık örneği göstererek davayı iş adamının kazanmasını sağlayarak o alışveriş merkezinin yapılmasına da vesile olmuştu. Fakat alışveriş merkezinin önünden her geçişinde alevler içinde yanan kızın çığlıklarını duymaya devam ediyordu…

Kitapta bu 6 kişinin hayatları ve bilinçaltlarından gelen sorunlarından kısa kısa değinilerek hepsine bir şeklide esrarengiz bir şekilde bu kitap ulaştırılıyor. Kiminin posta kutusunda, kiminin çantasında, kimine yaşlı bir amca tarafından verilen bu kitapta aynı şey yazıyor.” Gecenin gizemli oyununa hazır mısın ?”

Bu kitabı siz okusanız nasıl olurdu bilmem. Ama benim gibi fantastik birinin eline geçtiğinde epey farklı olduğunu söyleyebilirim. Aslı’nın dubai’deki otel odasında bulduğu şifreli bir metin veriliyordu. Ve bu metni çözmesi gerektiği için (tabiî ki bu şifreyi benimde çözmem gerekiyor)

Belki inanmayacaksınız ama gecenin 11’in de yatakta oturarak elime aldığım kalem kağıt ile o şifreyi çözmeye çalıştım. Ve eminimki bu şifreyi çözemezsem uyuyamayacağım. Ve uyuyamazsam yoğun olan iş günümde resmen çökmüş olacaktım. Ve aldım elime kalemi. Düşündüm. Düşündüm. Ve buldummm.

Saatlerce hangi harfin hangisi olabileceğini kurarak resmen bir bulmaca çözer edası ile o şifreyi ben çözdüm. Şifrede yazanlar  “1 saat içinde bu odadan çıkamazsan öldürüleceksin. Yatağının altında bulunan çantada şeyh bilmem kime ait çantanın içinde büyük bir hazine var ve bu hazineyi otelden çıkarak 500 mt ilerideki araca binerek şuradaki yere getireceksin. Sakın yakalanma vs. şeyler yazıyordu… Ve ben bu şifreyi çözmekten dolayı pek mutluydum. Ama sonra başka bir kişinin amazon ormanlarındaki şifresi ortaya çıktığında “Aaa yeter bea bu ne be aşk olsun uykumun içine ettin be kitap diyerek” kitabı bıraktım ve yattım. Ama kurmamı engelleyemedim J

Kısacası bu kitap beni farklı bir yere götürdü ve bugün geri getirdi…

Gayet keyifliyim. Çözmem gereken yeni şifreler var. Hayatta kalmam için bu şifreleri kaçırmamam gerekiyor. Bu nedenle çok dikkatli ve kendimden emin olmalıyım.

Galiba sıyırdım J

C.Y.