365 yazı ve ben

365 yazı ve ben

3 Kasım 2011 Perşembe

MERAK


Yine uzun uzun düşündüm, hımm ne yazsam ne yazsam ? Ve tabi ki her insanın olduğu gibi benimde beynim tuvalette daha iyi çalışıyor J Neden en güzel fikirler ordan çıkar bilmem ama benim bloguma epey faydası olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim…
Merak insanın ömrünü uzatır derler ya . Ne doğrudur. (Genellikle merak insanı öldürür derler ama ben buna katılmıyorum ) Bazı dönemler bitki gibi yaşarım. Sabah uyanır işe gider, oyun oynar, biraz çalışır, yemek yer akşamda yatağıma gider uyurum. Bu günler bazen o kadar üst üste olur ki artık bitki olmaktan sıkılıp “insan” olmaya karar veririm. Bu insan olma sürecide öyle kolay kolay olmaz. Önce bunalıma girmeliyimdir. Bunalımımı güzelce içime çektikten sonra yavaşça gözlerimi açıp düştüğüm yerden kalkmak için bir adım atmalıyımdır. Ve kalktığım zaman yeniden güzel birkaç gün yaşamaya başlayabilir duruma gelmişimdir artık.  Ama merak etmeden geçirdiğim günlerimin sayısı epey fazladır ki. Ben 8 saat bir cafede oturmuş, 9 saat hiç ara vermeden spider solaiter oynamış bir insanım…
Birde hayatımın bazı “güzel” dönemleri vardır. Merak ederiz, kurcalarız ve sonunda keşfederiz. Keşfetmek derken henüz icat ettiğim bir ürün yok daha J ama keşfederiz işte. Daha önce hiç dinlemediğimiz bir müziği dinlediğimizde, önceden hiç gitmediğimiz bir yere gittiğimizde, önceden bilmediğimiz bir şeyin varolduğunu öğrendiğimizde kendimizi daha iyi hissederiz.
Çocuklar bu nedenle daha mutludurlar herhalde. Sürekli soru sorarlar, sürekli yeni şeyleri merak ederler. Ve onları öğrendiklerinde mutlu olurlar. “Sebepsiz yere mutlu olurlar”. Ve sanırım henüz çocuk oldukları için önlerinde merak edilmesi ve öğrenilmesi gereken bolca şey olduğu için tüm çocukluklarını bu mutluluk haliyle geçirirler.
Ve sonra bir gün BÜYÜRLER! Yeni kostümlerini giyer, hayatın koşuşturmasına balıklama atlayıverirler. Artık yıllardır öğrendikleri bilgilerin birikimleri ile nede olsa hemen hemen her şeyi bildiklerini zannederler. Sonra da “çok iyi bildikleri” hayatın içinde “sadece” yaşarlar.
Bu nedenle büyümek sıkıcıdır sanırım. Merak edebilmemiz için bazı dönemlere ihtiyacımız olur. Bir de genel olarak karakterleri gereği sürekli merak eden keşifçiler vardır hayatta. Onlar bilirler ki onları mutlu eden şey merak ve öğrenmektir.
Son haftalarda yeni olan hiçbirşey öğrenmediğimin farkına vardım.  Ofis çalışanları eğer ortamlarında mecburen radyo dinliyorlarsa bilirler. Aynı parça yumakları sabah 10 ‘da Öğle saatlerinde ve saat 16:00 civarlarında kendini tekrarlar. Hergün bu müzik yumaklarını dinleyerek aynı bilgisayarda aynı sosyal paylaşım sitesine bakarız uzun günlerce.
Sonra biran sıkılırız. Hep aynı arkadaşlarımızın yayınladığı benzer ileti ve videolardan. Ve bir maceraya atılırız. Bir siteden diğerine sörf yaparız belki de. Sonra öyle insanların hayatlarına dokunuruz ki. Vay be demek bu gezegen üzerinde böyle bir insan da varmış deriz. Veya demekki bu gezegende böyle bir müzikte yapılmıştır deriz.
Oturduğumuz koltuktan kilometrelerce uzağı keşfedebiliriz bazı günler!  Görmediğimiz manzaralara bakarız bilgisayar ekranında da olsa. En son ne zaman Hazreti Google’a öylesine bir kelime yazarak görseller bölümünü açıp çıkan resimlere baktınız ?
Ben bu blog sayesinde hemen hemen her gün bunu yapıyorum. Bilinçsizce de olsa yapıyorum. Çünkü o sırada gördüğüm ve bulduğum bir görüntü beni alıp bir yerlere götürmeyi başarabiliyor!
Umarım bir gün o görüntüleri canlı olarak görme fırsatım da olur J
C.Y.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder