365 yazı ve ben

365 yazı ve ben

16 Temmuz 2012 Pazartesi

HAYAT


HAYAT, ne güzel bir kelimedir aslında. İnsanın doğum anından ölüm anına kadar nefes aldığı her anın  bir özeti gibidir. Ne çok şey sığar bu 5 harfli kısa kelimenin içine. Binlerce cümle ile anlatamayacağımız durumlara hayat der geçeriz çoğu zaman. Son yıllarda çok kullanır oldum bu kelimeyi. Her kahkahadan, her mutlu andan sonra, ya da her ölümden, her acıdan sonra. Hayat diyip geçiyorum artık. Hayat denen şey uzun bir yol derler. Böyle dendiğinde hep uzun bir patika yol gelir aklıma. Hani şu fotoğraf karelerindeki gibi kırların arasından uzanıp giden ince bir patika yolu gibidir. O fotoğraflara baktığım zaman hep dikkatimi çeken şey,  patika yolda tek başına yürüyen insandır…
Aynen hayattaki gibi, Tek başına çıkarsın bu yola. Etrafında ailen, sevdiklerin vardır elbet. Beraber toplarsın anılarını, ya da beraber ağlarsın acılarında. Uzun bir yol olduğu için midir bilinmez, bir sürü insanla tanışırsın. Bazıları sana dert verir, bazıları da mutluluk. Ama karşımıza çıkmalarının ve belli mesafeleri beraber yürümemizin de bir amacı vardır elbet.  Bazen acı kayıpların olur, ailenden ya da çevrenden birini kaybedersin örneğin…  Ağlayıp zırlasan da ayağa kalkıp yoluna devam etmen gerekir her zaman. Bazen çok sevdiklerinle bir yol ayrımına gelirsin. Sen dersin ki bu yol daha iyi, o da derki hayır bu yol daha iyi, O zaman mecbur sarılıp yollarını ayırırsın. O kendi seçtiği yoldan gider, sende kendi yolundan…
Kimse kimseyi kendi yolundan çeviremeyeceği için, büyürken bir çok yol ayrımıyla tecrübe edilmiştir bu durum. En sevdiklerinin yol ayrımında el sallarken kendini o kadar çok bulmuşsundur ki, artık fazla sorgulamaya da gerek duymazsın belki de. Seçimlerdir hayatımızı belirleyen. Senin seçimlerin ve benim seçimlerimdir ortak gidecek yolumuzu belirleyen. Seçimlerimiz ayrıldığında yolumuzun da aynı olmasını beklemek saçmadır belki de.
Herkesin duruma bakış açısı çok farklıdır. Kimimiz bu yol ayrımlarını birer kayıp olarak görürüz. Kimimizde beraber geçtiğimiz yollardaki anılarımıza bakıp teşekkür ederiz sadece. Önce neden, niçin soruları üşüşür beynimize, yüzlerce cümle ile sorgulamaya çalışırız durumu. Neden o yolu seçtiğini merak ederiz. Mantıklı açıklama ararız. Ve genel olarak ta tam olarak cevabı bulamayız. Sonra da kabul ederiz. Yollarımız, hayatın bize sunduklarıyla ve bizim onları kabullenmemizle alakalı olarak ayrılmaya başlamıştır bir kere. Ne sen yolunu değiştirebilirsin bu saatten sonra, ne de o yeni seçtiği yoldan vazgeçmek ister.
İşte bu yol ayrımında en güzeli. “Hayat” diyip yoluna devam etmektir. Zamana bırakmak en güzelidir hayatta. Ne de olsa zaman her şeyin ilacıdır derler. Güzel anıların cebinde, bir sonraki durağa kadar yürümeye devam. Kim bilir belki başka bir kavşakta yine karşılaşırız.
Olmaz mı ? Bence mümkün…
C.Y.