365 yazı ve ben

365 yazı ve ben

5 Haziran 2013 Çarşamba

GÜNAYDIN TÜRKİYE






Bu sabah çok güzel bir rüya görerek uyandım. Bodrum’dan rahmetli annem ve bir çok yüzünü hatırlayamadığım insanla birlikte İstanbul’a gidiyorduk. İstanbul’a vardığımızda devasa merdivenlerin olduğu bir yerlerden geçip gezi parkına doğru gitmeye çalışıyorduk. Yolda giderken çok gıcık olduğum birini gazete okuyup yayılmış olarak gördüğümde dürtüp “hadi kalk gidiyoruz” diyordum mesela. Binlerce insanla beraber korkmadan ilerlerken uyandım… 

Kısaca bu sabah mutlu ve umutlu uyandım.  Cüneyt Özdemir dün programında dedi ki, “direnişteki insanlarla konuşurken, ne durumdasınız ne hissediyorsunuz diye sordum,” “Abi hepimiz AŞIK olmuş gibiyiz, sabahları heyecanla uyanıp akşamları heyecanımızdan uyuyamıyoruz, çalışamıyoruz, aklımızda hep gezi parkı var ve bir an önce işimizin bitmesini ve oraya gitmeyi bekler durumdayız, yolda gördüğümüz herkese istem dışı gülümsüyoruz ve tanımadığımız herkesle kucaklaşmak istiyoruz. ” diyorlarmış. Bu süre içinde bir çok video izledim, yazılar okudum, paylaşımlar yaptım ve çok gururlandım. 

80 kuşağı doğumlu biri olarak şu günlerde kendi tarihimizi kendimiz yazıyoruz belki de. Bundan yıllar sonra “sene 2013 ve Türk Milleti” şeklindeki yazılacak tarih bilgilerinin içindeyiz. Yaşıyoruz ve yaşamaya devam edeceğiz önümüzdeki günlerde. 

Hep derim biz Türk’ler çok garip bir milletiz diye, yıllardır ülkenin başbakanı büyük bir kesimi yok sayarak her istediğini yaptırabileceğini sandı. Bu ülkede her planını rahatça uygulayabileceğini düşündü.  Kendisi bu fikrine o kadar çok inandı ki şu anda kibrinden dolayı gözleri göremez, kulakları duyamaz ve hissedemez bir vaziyette. Bundandır her açıklamasında bozuk plak gibi aynı şeyleri tekrar edip durması belki de… Bundandır mahalle ağzıyla “%50 yi zorla evde tutuyoruz” diyerek halkını tehdit etme gafletine düşmesi belki de. Aslında bundan 1 kaç hafta öncesine kadar bizlerde gücümüzün farkında değildik. Ayağa kalkmamız gereken o kadar olay geçti başımızdan ve bizler hiçbir şey yapmadan bekledik. Rehavete kapılmış gibiydik, sanki birinin çıkıp bizi kurtarmasını bekler durumdaydık. 

Sonra bir şey oldu !! Bunca olayda ayaklanmayan halk, simgesel olarak “birkaç ağaç” için “BİR” oldu. Asla yan yana görmeyi hayal edemeyeceğimiz kesimler omuz omuza geldi.  Hiçbir partinin, ideolojinin çatısı altında olmadan her kesim bir anda tek “BİR” hale geldi. Sanki Türk Milleti olarak İnsan ırkının olması gereken en üst düzey haline bir anda ulaştık. Birkaç hafta önce ayrıştırıldığımız ve “ötekine” nefretle baktığımız günler geride kaldı ve hepimiz insan olduğumuzu anladık. Empati kurduk. Ve gücümüzün farkına vardık. 

Bence çok güzel günler yaşıyoruz. Türk Halkı olarak çok güzel bir dönemden geçiyoruz. İçimizde sönmeye yakın olan umut ışığı alev alev yanmaya başladı çünkü. Birkaç çapulcunun başlattığı bu direniş sayesinde herkes şapkasını önüne koyup düşünmeye başladı belki de ilk defa. 

Ben de bu günlerde AŞIK olmuş gibiyim. Tüm gün iş yerinde işi gücü bırakıp yayınlananları izliyorum. Çıkışta koşarak tv haberlerini izliyorum. Kasaba meydanındaki kendi çapımızdaki direnişlere katılıyorum, Akşam yatmadan önce sosyal medyayı takip ediyorum. Hiç tanımadığım, hiç görmediğim insanların yazdıkları için endişe duyuyorum, hiç bilmediğim insanların paylaşımlarını yaymaya çalışıyorum, güzel görüntülerle gururlanıyorum, yaratıcı ve esprili Türk Halkının yaptıkları geyiklere kahkaha atıyorum, sabahları gözümü açar açmaz twittera bakıyorum, acaba neler oluyor merakıyla.   

Bu Aşık olmak gibi bir durum değil de nedir ! sorarım ? 

Gezi Parkı bundan böyle Türk Halkının gücünün simgesidir. Umudumuz azaldığında, karamsarlığa düştüğümüzde oradaki “birkaç ağacı” düşünmemiz kendimize gelmemiz için yetecektir.  Bundan dolayı birkaç hafta öncesine kadar ki tüm karamsarlığımı çöpe attım. Ve diyorum ki, Bu millet ve bu gençlik olduğu sürece Türkiye Cumhuriyeti,  Atatürk’ün yolundan gitmeye ilelebet devam edecektir. 

Gezi parkında olamasam da kalbim ve aklım Gezi parkındadır… 

C.Y.