365 yazı ve ben

365 yazı ve ben

11 Eylül 2012 Salı

TERCİH Mİ !


Yine bir seçim kaosunu geride bırakmış olmanın verdiği huzur duygusu ile yazmaktayım bu satırları. Buhramlı, karışık, hatta karman çorman olan bir zaman dilimini geride bırakmanın verdiği dinginlik var üzerimde. Sanki öyle fırtınalar geçirmişim de şimdi durum eskisi gibi süt liman halini almış. İşte bu durumu seviyorum..
Hayatını, bugününü, yarınını planlamaya ve tüm ayrıntılarına kadar kurmaya bayılan benim gibi bir şahsiyet iseniz eğer, nereden geldiği belli olmayan apansız fırtınalarda büyük yaralar almanız muhtemeldir. Elimden gelseydi eğer tüm doğa olaylarımı kendim yönetmek isterdim. O kadar da takıntılı değilim aslında ama dediğim gibi bunu yapma şansım olsa gerçekten çok isterdim.
Planlanmadan, apansızın, aniden gibi kelimelerin benim hayatımda hiç yeri yoktur aslında. Spontone kelimesini severim ama diğer kelimeler bana biraz uçarı gelmiştir hep. Hiç bir şeyin aniden olma ihtimalinin olmadığına inanırdım. Ta ki bu tarz şeylerin olabildiğini görene kadar.. Daha neler göreceğim şu hayatta kim bilir…
Bu süre boyunca benim kontrolüm dışında zıvanadan çıkmışçasına akan bir nehirde, kenarda bulduğum ilk dala tutunmuş ve bu saçmalıkların bitmesi için sadece dua etmiş gibiyim. Kol kaslarım gerilmiş ve tüm vücudum deli gibi akıp duran suya direnmekten bitap düşmüş sanki. Ah o nehir bir yavaşlasaydı ben her şeyi organize ederdim etmesine de… Neyse,
 Bu dönemlerin bana yeni şeyler öğrettiğinin farkında olacak kadar da mantık doluyum. Yine 1 yıllık kürünü 1 haftada tamamlamış çalışkan öğrenci modunda gülümsüyorum şu anda. Ben kocaman bir soru işareti kafasının tepesinde sürekli bulunan bir kişi olduğum için kendi kendimi yiyip bitirirken, ilahi bir güç gelip tüm planlarımı alt üst ettiğinde,” Hayatta neyi istediğimi tam olarak bilemesem de neyi istemediğimi bildiğimi” fark ettirdi bana.
“Her işte bir Hayır vardır” felsefesini kendime bu kadar adapte etmiş olmama rağmen bu dönemde bu “Hayır” kelimesinin bildiğimiz “Evet’in” tersi olduğuna inanmaya başlamıştım. Hani tüm olaylar ve tüm insanlar apansızın ve aniden dirilmiş Çin askerleri gibi üstünüze gelmeye başlarlar ya böyle, siz de çaresizce gözlerini kaparsınız cenin pozisyonunda. Ben onları görmezsem onlarda beni görmezlerdi değil mi ? Benim kontrolümden çıkmış ve aniden hayatımı altüst etmiş her durumda olduğu gibi beyin fonksiyonlarımda garip arızalar olmaya başlamıştı. Çünkü hayat önüme seçim hakkı sunmuştu bir kere ve demişti ki “Haydi seç bu seçeneklerden birini” Bu seçim anlarını yaşamaktansa askere gitmeyi tercih edebilirim.
Ben soğuk bir şeyler içme fikri ile Buzdolabına yaklaşıp, kapağı açtığımda Cola, Fanta ve Sprite seçeneklerinin olduğunu fark edince mutsuz olabilen biriyim. Bu seçeneklerin dolapta olduklarını hiç plana katmamıştım. Çünkü öğrenilmiş gerçeklik olarak o dolapta hep Cola ve Ice tea bulunur. Ve bende her zaman Cola’yı seçerdim. Şimdi önümde 3 cazip seçenek duruyor. Hangisini seçsem ? Canım Cola istiyor mu? Aslında Fanta’nın tadını da severim ? Ama uzun zamandır Sprite içmedim sanki.. Himm hangisini seçsem acaba derken, dolabın kapağını 10 dk açık tutan bir karakterim. Sonuç olarak jeneratörün olmadığını hatırlamam ile gözümü kapatıp elime geleni alma yolunu seçtim. Sonuç. Fanta idi J
Bu örnekte de belirttiğim üzere seçenekler ve seçimler beni benden alıyor L
Ve en sonunda ne mi yaptım.. Durmayacağını anladığım nehirin kenarında tuttuğum dalı bıraktım… Kendimi akan suyun hızına bıraktım. Ve içgüdüsel olarak esas soruyu sordum. Ve sonuç olarak onu dinledim ve kararımı verdim J Nehirde hızla ilerlemek ne güzelmiş aslında…
Bir sonraki seçimde görüşmek üzere..
Sevgiler,
C.Y.