365 yazı ve ben

365 yazı ve ben

7 Kasım 2011 Pazartesi

GENÇLİK


Tam bir hezimet durumundayım. Yıllar önce (ben gençken) tekneye sürekli bisikletiyle gelen uzun saçlı, akıllı bıdık küçük çocuk BÜYÜMÜŞ. Dün akşam masamıza gelip arkadaşımıza selam verdiğinde bu çocuğu bir yerden hatırlıyorum diye yırtınıyordum. Ahh yırtınmaz olaydım, ahh bilmez olaydım.
Zamanında kucağımda resmi olan o küçücük  çocuk boyum kadar olmuş !! şimdi anlıyorum insanların hala bana “ayy senin bebekliğini bilirim ben , vay be zaman ne kadar çabuk geçiyor” cümlesini sarf ettiklerindeki hislerini. Tam anlamıyla şok oldum. Galiba büyüdüm. Ve galiba artık yaşlanmaya başlicam.
Sanırım kendimi hala çok genç hissettiğim için o küçük çocuğunda hala küçük çocuk olarak kalacağını düşünmüşüm. Ama çocuk bildiğin büyümüş. Peki o büyümüşse ben ne olmuş oluyorum sorularına girmek istemiyorum… Gerek yok. Şurda bayramın 2. Gününde sakin ve huzurlu günümü bozmak istemiyorum açıkçası…
Bu arada kendimi genç hissediyorum derken gayet ciddiyim. Yani 28 yaşındaki bir kızın kendini genç hissetmesinden daha doğal başka bir şey yoktur ama ben kendimi daha da genç hissediyorum. Yani hala eski günlerimdeki gibi yaşıyorum. Evet üstüme bir olgunluk bir ağırlık çökmüş olsa da ben hala 17 yaşımda hissediyorum. (Hadi 17 demeyelim 19 olsun. Çünkü 17 yaşımı tam olarak hatırlamıyorum.) O zamanlardaki ben nasılmışım acaba. Şimdi gördüğüm o genç, enerjik, zıplayan gençlik gibi miydim ? Öyleydim herhalde. Zamanında 1 kaç saatliğine bara gidip 2 zıplayıp döndüğümü iyi hatırlıyorum. Ayrıca tüm gençliğimde kazandığım paraları sevgili abime yatırdığımı da belirtmek isterim. Ben gençken dışarı kankam ve abimle çıkardık. Tam eğlenmeye ve zıplamaya başlicağımız sırada sevgili abim o bildik kafa işareti ile “hadi gidelim artık” derdi.
Tabii ki bu durumda hemen abiye yeni içki ısmarlanırdı. Benimkiler yetmiyormuş gibi sevgili kankamın gençliğide abime içki ısmarlamakla geçti. Hayat işte o paraları ona yatırmasaydık zıplayamazdık. Bu arada huylu huyundan vazgeçmez derler ya , sevgili abim 33 yaşında ve hala aynı kafa işaretini yapıyor. Ama bir farkla. Bana değil eşine yapıyor. Yuppi. İşte büyümek J
Bu arada bir itirafta bulunayım. Tüm gençliğim boyunca o bara gidebilmek için ne enerji harcamıştım. Benim için gidilmesi zor biryer olarak gözüktüğü için belli saat gelince sindrella gibi evime tek ayakkabımla boynum bükük dönerdim. Ve ben bu boynu bükük durumda eve giderken sanki dünyadaki benden başka herkes deli gibi eğleniyormuş gibi hissederdim.
Sonra büyüdüm..
Ve bir gün bardayım. Gayet keyifli, müzikler güzel ortam güzel. Tam zıplama modundayım. Ama bir şey eksik !! düşündüm düşündüm. Nedir eksik olan şey diye. Sonunda buldum. Beni arayıp çabuk eve gel denmemişti o gece, bende bunun üzerine dayanamayıp babamı aradım. “Babacıım merak etme ben birazdan geliyorum”  dedim aynen eski günlerdeki gibi J
Ve bende “eve gel baskısı olmadan eğlenemiyorum çok üzgünüm “ diyerek erken bir saatte evime dönmüştüm. Garip ama gerçek. Baskı yoksa eyleminde keyfi çıkmıyor işte J
Bu nedenle tüm gençliğimi kısıtlı eğlence ile geçirdiğim için şükürler olsun. Sevgili ailem; siz o baskıyı bana yapmasaydınız ben gençlik hayatımı tam olarak eğlenemeden geçirecektim. Ama sayenizde çocuklar gibi zıpladım ve bağırarak şarkılar söyledim J
C.Y.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder