365 yazı ve ben

365 yazı ve ben

24 Kasım 2011 Perşembe

BEKLEYİŞ


Tam 4 gün olmuştu. Bu şekilde terk edilip gidişinin üzerinden koskoca 4 gün geçmişti. Aslında yalnız değildi terk edilirken, etrafı diğerleriyle doluyken neden bu kadar yalnız hissediyordu ki acaba. Şöyle buz gibi bir suya o kadar çok ihtiyacı vardı ki.Hele bir de sıcak su olsaydı ondan mutlusu olamazdı bu dünyada.
Hiçbir şey yapamadan sadece hareketsiz şekilde beklemişti 4 gün boyunca. Birinin gelip ona dokunması ve onu kurtarması için. Fakat değil birinin gelmesi odanın ışığı bile hiç açılmamıştı. Daha önce hiç bu kadar kötü olmuşmuydu diye düşündü. Ve unutmaya çalıştığı o kötü anısı geldi aklına. Nerden gelmişti ki şimdi bu anı. Zaten yeterince zor 4 gün geçirmişti.
“O”nun gözünün önünde kayıp gittiği an canlandı gözünde. Her günkü normal bir güne başlamışlardı. O her zamanki gibi sağ yanındaydı. Mis gibi, tertemiz  şekilde onun hep sağ yanında olmasından dolayı gizli gizli zevk alırdı. Ona bakar ve ışıltısında gözlerinin kamaşmasından mutlu olurdu işte. Aşk böyle bir şey miydi acaba ?
Bir kere yanında konuşulmuştu. Aşk kelimesini ilk kez duyduğunda çok heyecanlanmıştı. Nasıl bir şeydi acaba, tadı nasıldı, aroması nasıldı peki, acımı tatlı mı tadı vardı, peki ya rengi neydi? Şu garip mavi renkli şeylere benzemiyordur inşallah, O mavi renkliyi bir türlü sevememişti çünkü. Hayatta her şeye alışılır bir ona alışılmaz derdi hep…
Bu 3 harfli kelimeyi duyduğu günün ertesi günü gelmişti “O” yanına. Gururlu bir şekilde gelip sağ yanına oturmuştu. Uzun boylu ve dik başlıydı. Diğerleri gibi esnek olmadığı için dikkatini çekmişti. Hepimiz aramızda onun nasıl olurda bu kadar uzun boylu olupta bu kadar dik durabildiği hakkında dedikodu yapmıştık. O ise hiç pas vermedi bize. Belli ki pek bir ukalaydı.
Onun ukalalığına aşık olmuştu galiba. O dik başlı, güçlü görüntüsü içine büyük bir güven verirdi. Sanki paramparça olsa bile gelip onu kurtaracak kadar güçlü hissederdi. Her sabah yanında olurdu. Ukala şekilde günaydın der kafasını çevirirdi. Dışarıda hava kararmaya başladığında onun içinde özlem vakti yaklaşırdı. Her hava karardığında giderdi yanından. Tüm akşam boyunca olmazdı. Sağ tarafında onu görmeden de gözüne uyku girmezdi işte. Ne zamanki vakit gece olurdu o zaman yanına gelirdi yine. Mis gibi kokardı. Yeni yıkandığı belli olduğu için kıskançlık krizlerine girerdi. Ama elinden hiçbirşey gelmediği için bu duruma alışmaya başladı zamanla. Her akşam onun yolunu beklemek hayat sevinci olmuştu demek ki. Yeter ki gelsin. Yeter ki sağ yanına uzansın. Yeter ki sabah yanında uyansın isterdi sadece. Onun sevmesinin ne önemi vardı ki, benim sevgim ikimize de yeter derdi hep.
Ve o lanet gün geldi… Aşkının elinden alındığı  18 mart günüydü. Hayatta en sevdiğinin gözlerinin önünde yok olmasını saniye saniye izlemişti. Ve hiç birşey yapamadı işte. Sadece bunun gerçek olmaması için dua etmekten başka ne yapabilirdi ki…
“O” gitti. Ve hiçbir şey eskisi gibi olmadı bir daha. Sabahları güneşin doğmasından, akşamları güneşin batmasından rahatsız olur hale geldi. Keşke şu an burada olsaydı. Ve beni kurtarsaydı…
“Sen burada olsaydın ben şu anda bu durumda olur muydum hiç… “dedi ve bu bekleyişin sona ermesi için dua etmeye başladı. Dua etmekten başka ne yapabilirdi ki. Zaten yeterince cüsseli olan vücudunu zayıf bacakları daha ne kadar taşıyabilirdi ki. Hem bu kötü kokudan dolayı da bayılmak üzereydi artık. Bu koku hem başını ağrıtıyor hem de tüm vücudunu yapış yapış hissetmesine sebep oluyordu.  Temiz bir şekilde yatağına uzanacağı günü beklemekten başka ne çaresi var ki.
“Keşke bu kadar şişman olmasaydım” dedi içinden. Bu kadar şişman olmasaydım bu kokuya ve bu tatlara katlanmak zorunda kalmazdım diye düşündü.
Keşke “O” nun gibi doğsaydı, Keşke o yanında olsaydı.
NOT: Bu yazımda anlatılan karşılıksız aşk hikayesi anladığınız üzere “Şarap kadehi” ile “Rakı bardağı” arasında geçmiştir. 4 gündür kurtulmayı bekleyen ana karakter olan “Şarap kadehi” de evde benim onu yıkamamı bekliyor şu anda. Bu yazıyı yazarken onun adına çok üzüldüğüm için bu akşam onu bu dertten kurtaracağım hiç merak etmeyiniz J
C.Y.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder