365 yazı ve ben

365 yazı ve ben

30 Kasım 2011 Çarşamba

KOMPLİKE


Bu resmi uzun google araştırmalarım sonunda buldum. Çünkü anlatacaklarımı bu resimden daha iyi ifade edebilecek başka bir resim olamazdı diye düşünüyorum. Hepimiz biliriz kadın-erkek ilişkilerinin aslında zor bir ilişki olduğunu. Çünkü iki taraf çok farklı olduğu için orta yolu bulmakta bazı pürüzler çıkar ve yanlış anlaşılmalarda ilişkinin sosu haline geliverir.
Artık erkekler kadınların komplike bir canlı olduğunun farkına vardılar. Farkına vardılar varmasına da hala niye anlamaya çalışıyorlar hiç anlamıyorum. Bir kadın diğerini tam olarak anlayamayamıyorken, hatta bir kadın kendini bile bazı durumlarda anlamayabiliyorken bir erkeğin bir kadını anlaması Zeki Müren’in de bizi görmesiyle aynı durum değil midir ? Bu nedenle bırakın bizi anlamayıverin.
Hangi canlı bu kadar komplike bir hayat yaşamayı ister ki? Yani o kadar karışık ve zor bir hayatımız var ki bir de siz bize dert olmayın lütfen. Yapmamız gereken periodik işlerimiz vardır. Bazı ağrılar çekeriz, Ev işi, ekmek derdi, temizlik ve diğer tüm ev işlerini saymıyorum bile. Yok tırnak kırıldı, yarın ne giysem, makyajım elbiseme uydumu (Bu tarz durumlar pek bende olmuyor gerçi renk körü olduğum için, ama genel tabloyu yansıtmak amacım) Saçımı oraya mı atsam buraya mı atsam? Yoksa toplasam mı? Peki ayakkabı ne giyeceğim. Ona uygun çorabı bul. Çorabı kontrol et ki kaçmışsa rezil olmayasın! Yok boyan gelir, yok kuaför zamanın gelir yok selülitin başlar, eyvah kilo almaya mı başladım yine, off bu sivilce nerden çıktı şimdi, Peki Feriha  Emir’le barışacak mı ?
Gördüğünüz gibi yeterince zor koşullarda yaşıyoruz. Bu karışıklığın bir de psikolojik boyutu var ki siz rüyanızda görseniz bunun adı “kabus “olurdu kesin ! Sadece 10 dakikalığına kendinizi bizim yerimize koymanızı isterdim. Evet çok zor bir durum olsa da deneseniz hak verirsiniz belki de. Bizler hisli varlıklarız. Örneğin sevgilimizle kavga ettiğimizde sizin gibi arkadaşlarımızla kahkahalar atarak maç izlemek yerine bunalıma gireriz. Kız meclisi toplansa bile bu duruma çözüm bulamayız. Siz bir laf söyledikten sonra devlet meselelerine dönebilirsiniz ama biz o laf üzerinden 8 çeşit ima buluruz. Bu bulduğumuz imalardan 7 tanesi kötü niyetle bize söylenmiş olduğu için 7 imayı tek tek kurar ayrı ayrı üzülürüz. Sonra kalkıp niye laf sokuyorsun dersiniz. Ee doğru tabi sen maçtaki ofsayt pozisyonunu tartıştığın anlarda ben bu 7 ihtimali sana nasıl yedireceğimin planlarıyla uğraşıyordum çünkü !
Siz düşünürsünüz ki! Sizin doğrularınız ve yanlışlarınız vardır. Ona ters hareket edilmişse o zaman hemen ceza kesilmelidir. Oysa ki bizlerinde doğruları ve yanlışları vardır. Sonuçta biz de insanız ve bir karakterimiz var yani. Sizlerle konuşmaya çalışırız örneğin. Niye bunu yaptın demek yerine dolaylı yoldan size soruyu sorarız. Halbuki kabahat bizde direk sorduğumuz da bile anlayamıyorken dolaylı sorulara ne gerek var ki aslında. Sizler için Evet – Hayır kelimelerinin tek anlamları vardır. Ama bizler için evet ve hayır sonsuz anlamlardadır. Size evet dediysek aslında evet değil hayır demiş olabiliriz. Hayır dersek evet demişte olabiliriz. Bu durumda bizi anlamaya çalışmanın ne kadar zor olduğunu yine fark ettim şimdi...
Sadece birkaç taktik vermek istiyorum sizlere. (Malum işinize yarar belki)
Bir kadın sizinle hala konuşuyorsa, kavga ediyorsa, laf sokuyorsa o zaman hala umut vardır. Bu durumda sevinmeniz gerekir. Çünkü hala sizi seviyordur ve ortadaki sorunu çözmeye çabalıyordur! Ama ne zaman ki artık sessiz kalmıştır. İşte tam o noktada üzülmeye ve başınızı duvarlara vurmaya başlayabilirsiniz. Çünkü artık kafasında bu sorunları çözemeyeceği fikrini oturtmuş ve bu savaştan vazgeçmiş demektir !
Bir de anlayamadığınız durumlarda derin bir nefes alarak onu sevin. Çünkü karşınızda çırpınmasının tek sebebi sevgi eksikliğindendir…Anlamaya çalışmayın sadece sevin. Emin olun ki siz onu severseniz o sizi daha çok sevecektir.
Kısaca kefelerden biri ağır gelip onun dengesini bozarsa diğer kefeye biraz sevgi koymanız yeterlidir.
C.Y.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder