365 yazı ve ben

365 yazı ve ben

28 Aralık 2011 Çarşamba

İC DÜNYA


Kendi sağlık sistemimle ilgili bazı şeyleri çözmüş bulunmaktayım. Hani insan kendini tanır ya artık ben de kendi sağlığımı tanıyorum. Ne zaman hasta olacağını, ne zaman olmayacağını biliyorum artık. Maalesef benim bünyem farklı şehir havalarında dayanamıyor. Ne zaman bir yere gitsem. Ne zaman kasabamın dışına çıksam dönüş yolunda hemen boğazımda o bildik gıcık hissi başlıyor. Çok şükür ki gittiğim yerde herhangi bir etkisi olmuyor. Ama dönüş yolu başladığı zaman benim vücutta tepki vermeye başlıyor işte.
Bu kasabada fırtınalı, yağmurlu havalarda saatlerce tekne üstünde mecburen oturmuşluğum vardır, Ayaklarım ıslak vaziyette uzun bir süre sürünebiliyorum. Bu sürünme dönemlerimin sonunda bile hasta olmuyorum. Ne zaman bir yol görse benim bünyemde “yuppii şimdi hastalık vakti diyor” sanırım.
Yine bir yolculuk dönüşü, hapşuruk krizleri, hınk hınk burun çekişleri, garip öksürükler yaşamaktayım.
Sağlık denen şey ne garip değil mi ? Yani daha zor şartlarda dayanıyorsun. Buz gibi soğuk bir havada sıçan gibi ıslanaraktan, işin icabı saatlerce tekneleri beklemek adına denizin ortasında sürünüyorsun. Ama o zaman hasta olmuyorsun. Gidip sıcacık yolculukta ve sıcacık evde hasta oluyorsun. Herhangi bir zor şart yok, ıslanmıyorsun, elinde eldivenlerin karnın tok sırtın pak, ama sen hasta oluyorsun işte.
Bu durumu çözemiyorum açıkçası. Vücudumun neden yolculuğa alerjisi var bilmiyorum. Neden benim için güzel gelen hava değişimi ona kötü geliyor bilmiyorum.
Belki de beynimde böyle bir kodlama vardır. Yani eski zamanlarda hastalığım birkaç kere yolculuk sonrasına denk geldiyse o zaman bende kendi kendime yolculuk sonrası hasta oluyorum diye inanmışımdır zamanında.  Belki de bu yüzden fiziksel herhangi bir zor şart yaşamasam da psikolojik olarak beyin uzanıp giden bir yolu görünce hemen gerekli organlara sinyali gönderiyordur !
İçerisini çok merak ediyorum. Düşünsene bir sürü organ içeride birbirleriyle beraber yaşamak zorundalar, Akciğer karaciğeri sevmiyor belki, belki böbrek kalbi kıskanıyor. Böbrek : abi çoğu işi ben yapıyorum herkes tutturmuş bir kalp diye, Ne önemliymiş pehh, bizde burada amele gibi çalışalım kardeşim…
Beyinde gözetleme kulesinin başkanı. Gözleri kullanarak etrafı kolaçan ediyor. Uzayıp giden bir yol gördüğünde örneğin hemen aşağıya sesleniyor. “Hoppp hücreler, abla yola çıktı haberiniz olsun, hadi herkes yerlerine J” Yada hoşlandığı bir çocuğu görüyor. Hemen aşağı kalbe sesleniyor. “Huuu seninki geldi yine bak tam karşıda oturuyor, giymiş yine kırmızıları .. bunu duyan kalp başlıyor çalışmaya …Kıskanç böbrek ordan kalbe laf atıyor.” Ne oldu beaa sabah sabah bu çalışma azmi nerden geldi sana” Kalp cevap veriyor : “Ayy hiç sorma benimki gelmişJ kırmızıları da giymiş. Şimdi heyecanlanma vaktidir”
Akciğer’e ne demeli ? Sabah saat 08:00 suları, tüm organlar çekilmişler yerlerine yavaş yavaş uyku modunda çalışıyorlar. O sırada Akciğer. Öhöhöh öhöhöh “oha be ablam ne yaptın yaww sabah sabah yakılırmı bu sigara, zaten sayende heryerim simsiyah oldu, yakında beni katran reklamlarına alırlar zaten buradan. Heyyy kime sesleniyorum. Kaç kere dedik aç karnına içme şu zıkkımı, bak herkez uyuyor burada uykumuzun içine ettin beaa” “yeter artık ağabeycim ben artık çalışmıyorum , bıktım artık her sabah bu şekilde uyanmaktan” yeter yaa bende organım…
Mide uyku sersemi ayağa kalkar  “Heyyy ben acıktımmmL
C.Y.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder