365 yazı ve ben

365 yazı ve ben

21 Aralık 2011 Çarşamba

SEHIRLER


Bir şehri sevip sevmediğimiz bana göre içindeki insanlarla ve o şehirde yaşanılanlarla alakalıdır. Örneğin güzel bir aşk yaşadığınız bir şehirde deniz bile olmasa orayı sevebilirsiniz, veya hüzünlü bir ayrılığı yaşadığınız şehir dünyanın en güzel şehri olsa bile oradan nefret edebilirsiniz. Yaşanmışlıklarımızdır şehirlerin bize hissettirdikleri... Onu sevip sevmememiz şehirle alakalı değil içinde yaşanılan acı veya mutlulukla alakalıdır.
Sevmediğiniz ve sevdiğiniz şehirlere baktığınızda o şehirlerin içinde sevdiğiniz ve sevmediğiniz kişilerin bir zamanlar yaşadığını görebilirsiniz bence.
Bir 14 Ocak günü, çok sevdiğim Güzel İzmir’e gitmek zorunda kalmıştım. Hep aklımda güzel anıları olan güzel şehrin bu kadar kasvetli bir yer olduğunu hiç görmemiştim o güne kadar. Bir 14 ocak günü tüm acılarımı sırtlayarak gitmiştim güzel İzmir’e, İzmir’i artık sevmiyorum. Bende kötü izler bıraktığı için sevmiyorum. Şehre girdiğimde upuzun Ege Üniversitesi hastanesini mecburen görmek zorunda olduğum için sevmiyorum.
O hastaneye baktığımda o kötü günüm aklıma geliyor çünkü. Artık İzmir benim için Kordon’da bira içilebilecek keyifli bir yer değil. Çünkü o şehre baktığımda soğuk morg koridorları gözümün önüne geliyor. Ve bir çok kare. Kareler film şeridi gibi gözümün önünden kayıp geçiyor. Bir ocak akşamında o şehirden acı bir şekilde ayrıldığımı hatırlıyorum.
Bir suçlu olması gerek ya her zaman. İşte bana göre tüm suç o İzmir’indi. O güzel İzmir aldı çünkü benim elimden en çok sevdiğim kişiyi…
İşte ben böyle biriyim. 15 dakika önce AŞK’tan bahsederken 15 dakika sonra Ölüm’den bahsedebiliyorum…
Bu nedenle bu hafta sonu İzmir’e gitme planları yapıldığında içim burukta olsa gitmem gerektiğini düşündüm. Sonuç olarak  hayat devam ediyor.. Ve 2 yılın sonunda annemin en sevdiği yer olan İzmir’e gidip onun şerefine onunla yaptığım gibi Kordon’da bir bira içmemin zamanı geldi sanırım. Bunun için 2 yıl geçmiş olmasına rağmen hiçbir şey için geç değildir hayatta. Gidip o şehirle barışmam gerekiyor artık.
Demeliyim ki, artık büyüdüm ve seni suçlamaktan vazgeçiyorum. Çünkü bu şekilde devam ederse senin her adını duyduğumda burnum sızlamaya devam edecek. Artık barışma vaktimiz geldi galiba.
Şu anda o da burada olsaydı aynı şeyi yapmamı isterdi. En sevdiği şehirde onun için Körfeze bakmamı isterdi...
Bu yolculuk hayatta benim yapacağım en zor yolculuklardan biri olacak. O şehre girdiğimde o tren gibi hastaneye bakmam gerekecek. O görüntüleri gözümde değiştirebilmek için ona dikkatlice bakmam gerekecek. İçimdeki tüm hüznü bana verdiği gibi benden almasını da beklemem gerekecek birkaç gün.
Ve biliyorum ki İzmir’den yola çıktığım gün arkamda bırakacağım o kötü kareleri. Belki seni yine severim. Belki sen kendini bana affettirebilirsin ?
C.Y.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder