365 yazı ve ben

365 yazı ve ben

20 Aralık 2011 Salı

ENGEL Mİ ?


İtiraf etmem gerekirse; iş çıkışlarımda eve koşup şömineyi yakmaya çalışırken tv deki evlilik programını seyretmeyi çok seviyorum ! Evet belki bu tip programlar bir çok entel kişiye göre basit bir program niteliği taşıyor olabilir, oradaki insanlarda basittir belki ve bu programı izleyen insanlarda bu durumda basit olmuş oluyorlar sanırım ?…
Nasıl Nat Geo Wild’ı açıp aslanların, köpek balıklarının ve tüm hayvanlarını hayatlarını ve yaşam mücadelelerini izliyorsam, bu programı da izlerim ben. Hayvanlar alemini izlemenin yanında insanlar alemini de izlemeyi seviyorum çünkü.  Bu iki program arasında herhangi bir basitlik farkı da hissetmiyorum açıkçası. (Toplum olarak belgesel izleyenleri Entel, evlilik programı izleyenleri de Dantel olarak nitelendirmemiz gayet komik geliyor bana göre)
Bu programlarda insanların kiminle nasıl tanıştığıyla veya tanıştığı kişiyle gerçek aşkı bulup bulmayacağıyla ilgilenmiyorum ben. Benim ilgilendiğim bölümler oradaki insanların yaşadıkları, hayatları, tesadüfleri ve dramları. Bu programda o dramları yaşayan bir çok gerçek örnek görüyorum. Örneğin 19 yaşında bir genç kızın 3 yaşındaki bebeğiyle beraber yaşam mücadelesini görüyorum, Ya da başından birkaç defa dini nikahlı evlilik geçtiği için saflığının bedelini nasıl ödediğini de görebiliyorum. Ya da ailesi tarafından terk edilmiş ve tek başına hayata tutunmaya çalışan gençleri görüyorum, Bir annenin yıllar önce çocuğunu terk edip gittiğini görüyorum ! Evli bir adamın gelip bir başkasına talip olduğunu görüyorum vs…
Dün yine aynı şekilde eve gittim, açtım kanalı ve başladım şömineyi yakmaya çalışmaya. Ve beni gerçekten çok etkileyen bir sahneye şahit oldum. Fiziksel engelli bir genç kız gördüm önce, Gözleri nasıl parlıyor anlatamam. Sadece gözlerini çekseler siz onun tekerlekli sandalyeye mahkum bir hayatı yaşadığını anlayamazsınız. Etraftaki bir çok sağlıklı kişinin gülemediği kadar içten bir gülümseme var gözlerinde. İçindeki umudu o kadar güzel gösteriyor ki gözleri bunu anlamayacak olana kör derim ben… Ve karşısına ilk defa bir talibi çıkıyor. Bu çocukta fiziksel engelli… elindeki çiçeği kıza uzatabilmek için başka birinden yardım istiyor. Ama gelirken çiçek getirebilecek kadar İNSAN ! Bu manzarayı gördüğümde gerçekten burnumun direği sızladı. Gözlerimden birkaç küçük damla yaş aktı onlar için. Ve onlar birbirlerine şans vermeye karar vererek çıktılar stüdyodan ! Ne mutlu bir an olduğunu anlatamam sizlere. (Ben evlenseydim ancak bu kadar mutlu olabilirdim) Hareket edebilmek için başkalarına ihtiyaçlarının olmasına rağmen o kadar mutlu olmuşlardı ki!
Bir de işin diğer boyutu var tabiî ki, Engelli kız programda akrabalarının ve tüm çevresinin kendisini nasıl yadırgadığından bahsetti… Nasıl ama ? Bu yadırgamayı yapan İNSANLARIMIZ, KOMŞULARIMIZ, AYNI HAVAYI SOLUMAK ZORUNDA OLDUĞUMUZ VE KENDİNİ İNSAN ZANNEDEN VARLIKLAR VE AKRABALARIMIZ… Bir engelli olarak yaşamanın ne demek olduğunu en ufak bir şekilde hissetmediğiniz çok belli, Hayatınızı idame ettirebilmek için bir başkasına ihtiyaç duymanın ne demek olduğunu anlayabilmek için EMPATİ kurmaya bile çalışmıyorsunuz. Çünkü sizler MUTSUZ insanlarsınız ve maalesef hayatınız boyunca da MUTSUZ olmaya devam edeceksiniz. Çünkü sizlerin yapmayı en çok sevdiğiniz şeylerin başında ŞİKAYET ETMEK var, Kendi sağlıklı hayatınızdan şikayet ederken Engelli insanlar içinde elinizden sadece ACIMAK gelir nede olsa !
Hissedildiği gibi yine çok sinirlendim. Aynen dün akşamki gibi çok üzüldüm. Bir engellinin kalbi olduğunu ve onunda sevmeye ve sevilmeye hakkı olduğunu ve hayatı paylaşabilmek için BİR NEFESE ihtiyacı olduğunu anlayamayacak varlıklarla aynı havayı solumak zorundayım çünkü.. Onlar istiyor ki O kız ve o çocuk engelli, Bu nedenle hayatları boyunca o 2 gencinde kendileri gibi hayatlarından şikayet etmeleri gerekiyor ! Çünkü onlara göre hayat böyle işliyor. Ve tekerlekli sandalyedeki bir genç kızın mutluluğunu bile kıskanabilecek bir insan olarak o kız hakkında utanmadan DEDİKODU yapabiliyorlar.
Diyorlar ki mesela ,” ay hiç utanma, arlanma kalmamış bu insanlarda, ay sen neyine evleniyorsun ayol” “Bir baksana haline ? neyine çıktın sen o kanala, koca bulacakmış PEH ! “
Tekerlekli sandalyedeki o genç kız, tüm etrafının, akrabalarının dedikodularına rağmen cesur bir şekilde o programa çıktı. Çünkü  o kız biliyor ki ; tekerlekli sandalyede olması, onun mutlu olmasına engel bir durum değil !  
Şimdi size sorarım ? Bu durumda bu 2 genç mi engelli ? yoksa onlar hakkında DEDİKODU yapan mutsuz insanlar mı daha engelli  ?
C.Y.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder