365 yazı ve ben

365 yazı ve ben

13 Ekim 2011 Perşembe

KIRIK


Galiba defalarca düşmüş ve kırılmış bir bardaktan kahve içmeye çalışıyorum !
Bardağı kimin kırdığının pek önemi yok aslında, yarısını ben yarısını da “O” kırdı. Ama sonuç olarak çok sevdiğiniz ve her sabah onunla kahvenizi içtiğiniz bardak bir kere kırılmış işte. Eskisi gibi olmayacağını bile bile biz bu bardağı yapıştırmaya, iplerle desteklemeye çalışmışız. Ama kahvemi yudumlarken çatlak olan bölümden kahvenin üstüme dökülmesini ve beni yakmasını önleyemedim işte.
Bardağı artık atmam mı gerek? Ben atamayan insan gurubundanım ama . Eşyalarımı atamam, eski kıyafetlerimi atamam. “Bir gün lazım olur” mantığı ile evi depo haline çevirdim. Ama ya lazım olursa o zaman ben attığıma üzülmez miyim ? Ya o bardaktan sadece bir tane varsa ve diğer bardaklarda kahvenin tadı daha kötüyse.
Birde her şeyi rahatça atabilen insan gurubu vardır, Ve ben onlara çok özenirim. Evlerinde minimum eşya vardır. Dolapları tıka basa dolu değildir. Evlerinde boş bir huzur vardır. Gereksizlerin olmadığı sakin bir ev… Onlar sadece kıyafetlerini , eşyalarını atmazlar. Sırtlarına yük olan ve sorunlu olan tüm ilişkilerini de çöpe atıverirler. Atarlar ki yenisi için yer açılsın.
Ama ben atamıyorum işte.Hem seviyorum hem gıcık oluyorum.  Hem yeterince yerim var , hemde aslında yersiz kalmışım gibi hissediyorum.
Ama galiba artık atma vaktim geldi. Acaba önce evden mi başlasam. Eski ve kullanılmayan malzemelerimi atmakla başlayabilirim belki de.  Bunu birkaç kez denemişliğim vardı aslında. Evin sadece tek bir çekmecesini boşaltıp ailece o çekmecedeki gereksizleri atmayı planlamıştık. Fakat neyi göstersem aa onları atma tepkisini gördüm. Atamadığımız şeyler- Benim ve abimin tüm okul yılları boyunca aldığı karneler- Benim ilk çizdiğim uyduruk ilkokul resmim- gelen tebrik kartları- benim defterlerim, kitaplarım- Babamın iş yazıları (sene 1980) ve aklına gelebilecek bir sürü gereksiz evrak ve ıvır zıvır.
Ve çıkardığımız çekmeceyi aynı şekilde yerine koymuştuk. Ailece aslında içten içe mutluyduk, çünkü anılarımız hala o çekmecedeydi. Evet belki de o çekmece son 20 yıldır hiç açılmamıştı. Fakat ailece sanırım o çekmecedekilerin hala orda olmalarından dolayı huzurluyduk .Çöpler dışındaki hiçbir şeye dokunamamıştık. Annemlere göre bunlar anılardı. Bunlar bunca yıl yaşanmış bir hayatın elde kalan materyalleriydi. Bu nedenle de anılarımızı çöpe atacak halimiz yoktu elbette !
Ne kadar doğru ne kadar yanlış bilmiyorum. Atmak mı iyidir saklamak mı iyidir.
Ama dediğim gibi ben kendimi tanıyorsam o kırık bardaktan yeniden kahve içmeye çalışacağım. Belki bu sefer üstüme dökülmemesi için gerekli tedbiri alarak yudumlayacağım.
Ve yine biliyorum ki ben ne kadar önlem alsam da yine o kahve üstüme dökülecek ve beni yakacak…
Belki biri gelir bardağı gizlice çöpe atar !
Ben de bir süre üzülür sonra mecbur yeni bir bardak alırım :/
C.Y.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder