365 yazı ve ben

365 yazı ve ben

13 Ekim 2011 Perşembe

AYNA


Bir kişisel gelişim kitabında okumuştum.” Sevmediğiniz ve nefret ettiğiniz kişi ve maddelere iyi bakın onlarda kendinizle ilgili bir şey bulacaksınız”  yazıyordu.
Bu cümleden çok etkilendim. Uzun süre düşündüm. Hayatta en çok neyden nefret ettiğimi bulmaya çalıştım. Bulmaya çalışma aşamam öyle uzun da sürmedi. Tabii ki en nefret ettiğim madde “Karpuz”du . Zorda kalırsam her türlü böceğe dokunabilir onlarla savaşabilirim. Ama karpuza dokunamam, yiyemem ve aynı ortamda bulunmamaya çalışırım kendisiyle.  Şimdi bu yazı için karpuz resmi seçerken bile midem ağzıma geldi. Sonra da düşündüm. Karpuza dikkatlice baktığımda kendimle ilgili ne görebilirim acaba diye.
Açıkçası karpuzla benim aramda pek bir benzerlik bulamadım. –Belki de gerçekten bakmak istemedimJ
Ama hoşlanmadığım ve görmekten hiç haz etmediğim insanları değerlendirdiğimde sanırım bazı şeyleri fark ettim. Bazı gizli ortak özelliklerimiz vardı. Bende olmayan ama onlarda olan özellikleri kıskandığım içinde onlardan hoşlanmıyor olabilirdim. Veya içimde gizli olan fakat onların rahatça sergiledikleri bir davranışa da sinir olmuş olabilirim. Tam olarak kilit noktayı henüz keşfedemedim açıkçası.
Yani hoşlanmadığım kişiye dikkatlice bakıyorum. Örnek olarak bir kişiyi değerlendireyim. Planlı, programlı, dakik, kuralcı, sıkıcı derecede sakin, başkalarına güvensiz ve titiz…
Aslında öz eleştiri yapmam gerekirse bu huylar bende de var. Hepsi değil ama bir kısmı bende de var işte. Ben saklamaya çalışsam da aynada görüyorum sonuçta.
“Hangi insan evinin terasında sigara içtikten sonra rüzgarsız bir havada sigarasını tam söndüremeden bahçeye attığı izmaritin yaprakların üstüne düşmesinden dolayı aralıklarla 40 dakikasını o sigara izmaritini gözlemleyerek geçirebilir ki. Ve bu bekleme halinde nemli bir günde o izmaritin otları alevlendirerek yangın çıkaracağını ve tüm evin kül olacağını kurabilir. Ve bunun üzerine bahçeye inme ihtimali olmadığı için yukarıya hortum çıkararak izmarite su püskürtmeyi hayal edebilir.  Kendi kendime telkinler ile sakinleştirmiştim o gece kendimi. Ama telkinlerim işe yaramasaydı. Saatlerce orda oturarak nöbet tutabilirdim sanırım.”
Galiba bazı konulardaki takıntılarımı o insanlarda gördüğüm için onlardan rahatsız oluyorum. O insanı gördüğümde suratım limon görmüş gibi istem dışı olarak ekşimeye başlıyor. Kendi aksimden rahatsız oluyorum demek ki !
Belki de onlara daha dikkatli bakmalı ve gözlerimi kaçırmamalıyım. Belki o zaman kendi takıntılarımı çözer onlara da pozitif olarak bakabilirim...
C.Y.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder