365 yazı ve ben

365 yazı ve ben

18 Ocak 2012 Çarşamba

ELEKTRIK


Elektrik alıyorum J Hemde çok fazla, Hani şu evlilik programlarında elektrik alamadım diyen kızların hepsine yetecek kadar elektrik alıyorum. Çok elektrikliyim, herkesi çarpabilirim şu anda J Ne diyor bu deli demeyiniz lütfen. Çünkü ben çok ciddiyim. Yine elektrikli günlerim başladı çünkü, Yarışa 3 gün kala stresin dışa vurumu olarak vücudumun elektrik akımında yine bir coşma yaşanıyor. Her yarış öncesi her Çarşamba günü başlayan muhteşem elektrik akımını yaşıyorum. Tuttuğum kapı kolundan, camdan, elektrikli aletlerden, telefondan ve aklınıza gelebilecek tüm ofis eşyalarından elektrik çarpılıyorum…
Bu yine iyi halim. Birde Cuma günü görün siz beni, Tüm değdiğim insan ve cisimlerden elektrikleneceğim. Hiç anlamıyorum. Genç kızlarımızın elektrik almakta neden bu kadar zorlandıklarını. Oysa ki çok basit. Strese maruz kalsınlarda göreyim ben onları. Paravan açıldığında nasıl elektrik çarpılıyormuş.
Off evet saçmalıyorum yine. Çünkü etrafta saçmalıyor. Benlik bir durum yok yani. Herkes saçmalıyorsa bir ben saçmalamışım çokmu yani. Ayrıca elektrikli olmanın güzel yanlarını keşfetmeye çalışıyorum. Sevmediğim insancıkları çarpmak için onlara “pardon yana çekilebilirmisiniz” edası ile dokunuyorum. Ama maalesef onlar değil hep ben çarpılıyorum L
Keşke elektriğimi kullanmayı bilsem. O zaman bu elektrikli günlerimi keyfe dönüştürüp o hiç haz etmediğim birkaç kişiye bızzzt sesi çıkartarak çarpabilseydim keşke. Bu durumun en komik yanıda, Cuma günü yapılan toplantılarda en büyük başkanımızın karşısında tüm kurumsallığım ve ciddiliğimi takınarak işlerimi hallettiğim bir sırada kendisine değdiğim zaman  fırlayarak “ayy elektrik çarptı sizden” diyerek sıçma durumunu yaşamamdır. Sen tüm gün kas. Öyle ciddi ve kurumsal olacağım diye didin dur, sonra kalk adamın karşısında ayy elektrik çarptı diyerek ciyakla. Olacak iş değil yani…
Boşuna demiyorum benden kurumsal çalışan olmaz , olamaz diye. Ben duygusal bir kişiyim. Bir de her zaman aklıma gelenleri tutamayabiliyorum. Yöneticimizin odasına girerken onun şeker iğnesi yaptığını görünce “Ayy çok kötü “ diyerek odadan dışarı fırlamamam lazım örneğin… Ya da başka zamanlarda aklıma gelen garip şeyleri bir çırpıda söylememem gerekli. Sonrada niye bana kurumsal değilsin diyorlar. Olamam işte ben… Çünkü biraz patavatsız olabiliyorum işte.
Kısaca önümüzdeki 3 gün benim için yine zorlu geçecek. Çünkü ofiste malzemelere dokunurken yine o gerizekalı görüntüye bürüneceğim. Malzemeye dokunmadan önce kazağın kolunu uzatıp eldiven şekline getirip kapıyı tutmaya çalışacağım mesela. Birde bu işi yaparken gözlerimi kısmam gerekiyor. Çarpılmaya hazırlıklı olmam için. Ama ne zaman böyle hazırlansam çarpmıyor işte. Ne zaman aklımdan çıkıveriyor. Cızzzt “off yine unuttum eldiven modunu” diyerek  ofiste saçma cümleler kurmaya başlıyorum yine. 
Biliyorum ki toprakta yürüyerek elektriğimi atmam gerek. Ama bu soğukta bırakın toprağa basmayı çorabı çıkarmaya korkuyorum ben. Bu yüzden havalar ısınana kadar aynı çileyi her 3 haftada bir yaşamak zorundayım. Ayrıca tek derdim elektrikli olmam olsun be yaww. Başka derdim olmasın. Ben ofis malzemeleriyle elektrikli aşk yaşamaya razıyım. Yeterki başka sorun olmasın. Yeter ki akıl sağlığım yerli yerinde kalsın.
Yani şikayet etmiyorumJ
C.Y.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder