Öncelikle belirtmeliyim ki benim emeğe her zaman saygım vardır ! ama ayrıca belirtmeliyim kii bir işi bırakın bilen biri yapsın. Yani şimdi ben nasıl assolistin gelmediği gün sahneye çıkıp onun yerine şarkı söylemiyorsam…(Düşünsene beni kırmızı çiçekli bir elbise, full makyaj ve takma kirpiklerle sahnedeyim. Sonra başlıyorum söylemeye . tabiî ki seyirciler önce bir şoka uğruyor ve bir anda kaçışıyorlar J
Şimdi bu sitemimin asıl sebebine gelirsek eğer.. Dün büyük bir “heyecan” ile “Eşruhumun Eşzamanı” filmine gittik. Beklentim çok yüksek değildi, çünkü duyduğum kadarıyla film güzeldi ! ama çekimleri “biraz” kötüydü. Bende kendimi buna hazırlayarak girdim salona. İzledim, bekledim, izledim bekledim. Ve film bitti !! Ortada quantum ile eş ruhlarını yeni hayatta bulan 2 aşığın olmasına rağmen bir gram duygu hissetmemiştim.. Filmin çekimi o kadar kötüydü ki, elimize amatör kamera alıp aynısını biz de çekebilirdik. Bundan da bu kadar eminim yani. Tam konsantre oluyorsun evet aşk, buluşma vs.. Ama olacak gibi değil. 2012 yılında bir sinema filmi diye girdiğiniz bir çalışmanın bu kadar garip olması inanılır gibi değil. Bence en büyük hata; bu filmi “sinema filmi” niyetine sunmalarıdır. Bunun yerine “quantum semineri” yada “bizim aşkımızın biyografisi” ya da “quantum belgeseli” denebilirdi. O zaman insanlar sinema izlemeye değil o çiftin aşkının nasıl ortaya çıktığını izlemek için o kötü çekime katlanabilirlerdi. Tabii ki zevkler ve renkler tartışılmaz. Belki de bu filmi çok beğenen ve çok etkilenen kişiler vardır…
Bu arada sevgilisi olan bayanlara bir tavsiye vermek isterim. Hani ilişkilerde tatlı kavgalar ve çekişmeler vardır. Bu çekişmeler ilişkinin tuzu biberi gibidir. Eğer son zamanlarda kavga edecek bir konu bulamadıysanız !! hemen sevgilinizin elinden tutun ve onu süper bir filme götüreceğinizi söyleyin. Sonrada romantik bir şekilde koltuklarınıza yerleşin. Yani bu tatlı kavga için filmi izlemek zorunda kalacaksınız ama olsun J Filmin sonunda sevgili erkek arkadaşınız “beni bu filme niye getirdin be kadın” diye carlamazsa eğer benim adım da C.Y. değil J sonra ona istediğiniz kadar yakınabilirsiniz. “Hiç romantik değilsin”. “Eş ruhum filmini anlamadın bile”. “Sen hep böylesin” işte cümleleri ile bildik ekşına başlayabilirsiniz… Bu arada bir itirafta bulunmak istiyorum. Ben de kavga etmek istiyorum. Ben de sevgilime msj atıp “konuşmamız gerek” demek istiyorum. Karşılıklı çekişme yaşamak istiyorum L Ama kavga edebileceğim bir sevgilim bile yok…
Bu arada filme daha doğrusu seminere geri dönersek eğer ! Şimdi eş ruhlarını bulan siz sevgili kişilere soruyorum. Gördüğüm kadarıyla sorunlu bir hayatınız var. Sizlerde bizler gibi bunalıma giriyorsunuz. Ayrıca kızın yaptığı listeleme yöntemini ben de yaptım. Haa öyle küçük kız çocuğu şeklinde melek görmüyorum etrafta. Ama o melekleri görebilmek için yapabileceğim hiçbir şey yok. Ayrıca olurda bir gün bir melek görürsem eğer sizler gibi meleğe gülümseyerek Prenses Diana usulü el sallayabileceğimi hiç düşünmüyorum. (Belki de buradan kaybediyorumdur. Melekleri görsem de Diana gibi sevgi ile onu kabul etmem lazımdır J )Siz böyle karşılaşıp tesadüfi bir şekilde dünyanın en güzel aşkını yaşıyorsunuz ya… bizimde tesadüflerimiz oluyor belki. Ama normal hayatta etrafımızda sizdeki şekilde bir hale olmadığı için eş ruhumuzu görünce her hangi bir sinyal alamıyoruz açıkçası. Haa bir de, yakın arkadaşım geçmiş yaşam terapisi yapamıyor. Belki de yakın arkadaşlarımı gözden geçirmeliyim. Eş ruhumu görünce bana söyleyecek bir kanka bulmalıyım. Benim ki sadece kıkırdıyor çünkü L
Haa bu arada belirtmeliyim ki ben her ay en az bir kere quantum yapan biriyimdir!! İnanır ve yaparım. Ama bu film , işte bu neyse beni quantumdan soğuttu be kardeşim L Haa bu arada gerçek hayatta bizler yanımıza oturan beyaz kostümlü baş meleği görünce kaçıyoruz. Yani görmüyoruz da aslında. Belki de görüyoruzdur bilemem ama. Konuştuğun melek bir anda puff diye ortadan kaybolunca bizde bir panik olur en azından.. İnsan şaşırır be kardeşim. O neydi gördüğüm acaba diye sorgular insan. Ya da bu küçük kız beni takip mi ediyor acaba diye düşünür insan J
Diyerek bu garip şeyin garip yazısını garip bir şekilde sonlandırıyorum.
NOT : Melekleriniz hep sizinle olsun J Görürseniz yapmanız gerekeni biliyorsunuz artık. Sağ el hafif kalkıyor. Prenses edası ile gülümseyerek onu ne kadar sevdiğinizi belirtin. (Düşündüm de belki de ben melekleri küstürmüşümdür ? Olamaz mı yani ? Küçük meleğe inanıyorsunuz da bana küstüğüne mi inanmıyorsunuz J
Neyse benim geyiğim geldi galiba. Dolunaydandır dolunaydan…
C.Y.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder