Birkaç gündür içimde çok güzel bir his var açıkçası. Bu dolunay ilk defa bana yaradı. Buna inanmak biraz güç elbette. Çünkü Dolunaylarda dağılıp sonra toparlanan biriyimdir ben hep. Ama bu sefer bazı şeyler değişti sanki. Bunun nedeni bir zamandır satürn’ün biz terazileri sürekli sıkıştırmaktan vazgeçmeside olabilir belki. Bu Satürn böyle geri geri gidiyorsun ya. Ha işte hep öyle geri gitsen keşke. Biz teraziler şu günlerde pek bir rahatız. Etrafım terazi dolu olduğu için biliyorum bunu. Hepimizde bir koyverme hali var. “Amaan beaa” diyerek hayatımızı idame ettiriyoruz. Rahatız yani. Ki bizlerin rahat olması gerçekten zordur.
Bu sebepledir ki birkaç gündür içimde çok güzel bir duygu var. Bir his içimden diyor ki “güzel günler seni bekliyor !” bu sesi duymak bana nasıl iyi geldi anlatamam. Hani bilirsin hayatın elbet güzel bir yöne doğru gidecektir ama buna bir türlü inanmazsın. Sonra falcı kadının biri derki “güzel günler seni bekliyor” ha işte o zaman inanırsın gerçekten. Buda bunun gibi. O içimdeki his bana aynen böyle inandırıcı geldi. Bir karar aldım demek istemiyorum. Çünkü karar kelimesi benim kendimi kasmama sebep oluyor. Onun yerine bir şey denemeye karar verdim demeyi uygun buluyorum…
Denemek istediğim şey benim için epey zor aslında. Ama ben daha zorlarını başardım. Bundan 1 sene önce tek tük arkadaşım varken. Ben kalkıp bas bas bağrındım “Ben sosyal olucammm” diye. Ve 1 yılın sonunda söylemesi ayıp çok güzel bir arkadaş grubum var. Benim gibi biri bile bir arkadaş grubunda olabiliyorsa herkes her şeyi başarır bu hayatta.. Demem o ki. Çok istediğim bir şey var. Benim etrafımda duvarlarım var. Öyle böyle değil ama. Yıllarca özenle ördüğüm duvarlarım yüzünden insan ilişkilerimde bazen terslikler olabiliyor. Çünkü bir insanla konuşurken “onunla konuşmamın bana ne yararı var” diye düşünüp yararını göremeyince de arkamı dönüp gidebiliyorum ben.. Bu nedenlede insanlar beni uyuz, gıcık, biraz garip gibi kelimelerle beraber anıyor. Haa bundan sonrada bu kelimelerle anılacağım belki de ama en azından gardımı taşımaktan yorulmayacağım. Sürekli elimde taşıdığım kalkanım yüzünden kol kası yapmak zorunda kalmayacağım.
Bana zarar gelmesin diye konuşmadığım insanlar var ya. İşte onlara karşı artık normal olmak istiyorum. İnsanlara “Günaydın” dedikten sonra “nasılsın” demek istiyorum açıkçası. Belki yaparım belki yapamam bilmiyorum. Çünkü nasıl olduğunu hiç merak etmediğim insanlara nasılsın diye sormak benim için garip bir replik olacak açıkçası. Kısaca diyorum kii. Artık kendimi kasmak istemiyorum… Benim için “doğru olanı” bekleyerek te günlerimi geçirmek istemiyorum. Çünkü çok iyi bildiğim bir şey var şu dünyada. Bir daha asla bu yaşta ve bu günde olmayacağım. Bu nedenle 2030 yılı için öngördüğüm şeyler için bugünümü feda etmek istemiyorum açıkçası. Neyin doğru neyin yanlış olduğunun ne önemi varmış ki aslında. Doğru olanı yapmak için kastığım şu zamanlara bak. Doğru olan göreceli bir kavramdır. Bu nedenle artık doğruyu yanlışı hesaplamaktan bıktım.
Yine “bırak dağınık kalsın” günlerime geri döndüm… Bu günler benim en mutlu olduğum günlerdir çünkü. Hayatımı toplamaktan çok dağıtmaktan hoşlandığım içinde mutlu hissediyor olabilirim. Hani şu Eti Canga reklamındaki çocuk var ya,, odasına girdiğinde “Off yinemi odamı topladın be anne” dedikten sonra tüm enerjisi ile odasını dağıtıyor ya hani J seviyorum onu işte. Ben de öyleyim ne yapayım. Dağıtmaktan zevk alıyorum.
Sevgili Jupiter. Seni en çok geri giderken seviyorum. Çünkü ileri giderken bizler baskı altına giriyoruz. Bu nedenle bırak diğer gezegenler ilerlesin,, sen farklı ol, onlarla koyun gibi hareket etmek yerine kendin olmaya bak. !! Sen geri gidersen dünya biz teraziler için daha yaşanılası bir yer oluyor çünkü cnm. J
C.Y.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder