365 yazı ve ben

365 yazı ve ben

7 Şubat 2017 Salı

NEDEN Mİ BÖYLEYİZ ?


Cevap çok açık ve net gözümüzün önünde aslında. Sadece görmek istemiyoruz bazen, bazen inkar ediyoruz falan.

Çok etkileyici bir cümle okudum “İnsan ırkı bir virüs gibi, bedeninde ilelebet kalamayacağı bilinçaltıyla DNA kodlarını sonraki nesillere aktarma derdinde” evet derdimiz bu ! ama bir fark var. 
Artık biraz daha korkak ve korunmacıyız.

Şöyle bir düşünürsek harika bir ilerleme kaydettik evrimimizde. Çok güzel sıçrayışlarımız oldu. Faxı çözememiş ben, şu an gelecek teknolojiyle ağzım açık halde vay ne heyecanlı diyor ve mutlu oluyorum.

Sorunumuz nedir konusuna gelirsek eğer. DOĞA’mızı kaybediyoruz sevgili İnsanlık. Doğa nedir ? Mesela Kadın doğası, erkek doğası, çocuk doğası deriz hani. Onun içgüdüsel varoluşçu hareketleridir. Kadın kaçar, erkek kovalar, erkek balık tutar, kadın onu pişirir, çocuk güler ve ağlar gibi.

Şu andan neden mi mutsuzuz ? Çünkü idrak edilemeyen bir halde kal geldi sanki bize. Mesela erkekler kadınlar gibi, kadınlar erkekler gibi davranıyorlar artık. Annelerimize, babalarımıza anlatsak hayatta anlayamayacakları ilişkisel haller içindeyiz. Sevgi, saygı, hoşgörü vs. gibi kelimelerin hepsinin altını boşalttık belki de.

Ülkenin haline gelelim. Ne yaparlarsa yapsınlar hayatımıza devam edebilir şekilde modifiye oluyoruz her gün ve her gün. Bomba patlayan bir caddeye ertesi gün gidip bombanın duvardaki izlerine bakabilecek kadar garipleştik. Her hakkımız elimizden alınsa bile noluyo diyemeyecek haldeyiz.

Annemin arkadaşını aradım bugün. Psikolog olduğu için içtiğim ilaç beni daha kötü yapar mı diye sormak için. Bana ne dedi biliyor musunuz  ? Sorunun nedir Cerencim dedi. Ben de ara ara feci bir endişe hissi geliyor ve ben bununla başa çıkamıyorum dedim. O da “Haklısın Ceren’cim Ülkece bu haldeyiz zaten, 3 hafta o ilacı kullan, 3 hafta sonra geçmezse tekrar konuşuruz” dedi.

Ne kadar haber izlemesekte ülkenin negatif enerjisini alıyoruz, ne kadar kaale almıyor gibi gözüküp eğlenmemize devam etsekte- bastırılan her şey gibi bu da patlıyor.

Ha şimdi neden bunları yazıyorum ? Cümlelerimin içimden çıkma ihtiyacı sadece.

Nasıl düzeltebiliriz bu durumu ? Şimdilik aldığımız antidepresanlara vücudumuz alışıp bir üst ilaca geçmeden nasıl düzeltebiliriz ?

Tam bilmiyorum ama bence değişim 1’den başlar. Öncelikle kendimize çeki düzen vermek lazım sanırım. Elinden oyuncağı alınan bir çocuk gibi gerçekçi olmamız lazım hayatta. O çocuk gibi, kırılıyorsak söylemek ve kırıyorsak özür dilememiz lazım bireysel anlamda.

Değerlerimize  (en temel olanlarına) sahip çıkmamız lazım. Ne olursa olsun onlardan taviz vermemiz lazım.

Sosyal medyadan ve ıssız erkeklerden uzak durmamız lazım.

Ha bir de,Babamızın Annemizi sevdiği gibi sevilmek istiyorsak, Annemiz gibi olmalıyız.

Evet… Annemi özledim ve evet arada gelen endişe hissim var.

Belki sizde benim gibisinizdir arada.

Bunu da paylaşalım ama. Hep sosyal medyada kadeh kaldırıp gülerek verdiğimiz pozlarla yaşayamayız. Bazen mutsuz ve ağlak olduğumuzu da paylaşalım. Sonra birbirimize emoji göndermek yerine sarılabiliriz mesela.

Öyle işte. Bazen huysuz ve mutsuzda olsam, son kalan sevgimi makarnaya kullanmış olsam da, kalbimin hala biraz sevgi frekansı yaratabileceğini umuyorum.

Sevgiler,

Ceren


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder