Cevap çok açık ve net gözümüzün önünde aslında. Sadece
görmek istemiyoruz bazen, bazen inkar ediyoruz falan.
Çok etkileyici bir cümle okudum “İnsan ırkı bir virüs gibi,
bedeninde ilelebet kalamayacağı bilinçaltıyla DNA kodlarını sonraki nesillere aktarma
derdinde” evet derdimiz bu ! ama bir fark var.
Artık biraz daha korkak ve
korunmacıyız.
Şöyle bir düşünürsek harika bir ilerleme kaydettik
evrimimizde. Çok güzel sıçrayışlarımız oldu. Faxı çözememiş ben, şu an gelecek
teknolojiyle ağzım açık halde vay ne heyecanlı diyor ve mutlu oluyorum.
Sorunumuz nedir konusuna gelirsek eğer. DOĞA’mızı
kaybediyoruz sevgili İnsanlık. Doğa nedir ? Mesela Kadın doğası, erkek doğası,
çocuk doğası deriz hani. Onun içgüdüsel varoluşçu hareketleridir. Kadın kaçar,
erkek kovalar, erkek balık tutar, kadın onu pişirir, çocuk güler ve ağlar gibi.
Şu andan neden mi mutsuzuz ? Çünkü idrak edilemeyen bir
halde kal geldi sanki bize. Mesela erkekler kadınlar gibi, kadınlar erkekler
gibi davranıyorlar artık. Annelerimize, babalarımıza anlatsak hayatta
anlayamayacakları ilişkisel haller içindeyiz. Sevgi, saygı, hoşgörü vs. gibi
kelimelerin hepsinin altını boşalttık belki de.
Ülkenin haline gelelim. Ne yaparlarsa yapsınlar hayatımıza
devam edebilir şekilde modifiye oluyoruz her gün ve her gün. Bomba patlayan bir
caddeye ertesi gün gidip bombanın duvardaki izlerine bakabilecek kadar
garipleştik. Her hakkımız elimizden alınsa bile noluyo diyemeyecek haldeyiz.
Annemin arkadaşını aradım bugün. Psikolog olduğu için
içtiğim ilaç beni daha kötü yapar mı diye sormak için. Bana ne dedi biliyor
musunuz ? Sorunun nedir Cerencim dedi.
Ben de ara ara feci bir endişe hissi geliyor ve ben bununla başa çıkamıyorum
dedim. O da “Haklısın Ceren’cim Ülkece bu haldeyiz zaten, 3 hafta o ilacı
kullan, 3 hafta sonra geçmezse tekrar konuşuruz” dedi.
Ne kadar haber izlemesekte ülkenin negatif enerjisini alıyoruz,
ne kadar kaale almıyor gibi gözüküp eğlenmemize devam etsekte- bastırılan her
şey gibi bu da patlıyor.
Ha şimdi neden bunları yazıyorum ? Cümlelerimin içimden
çıkma ihtiyacı sadece.
Nasıl düzeltebiliriz bu durumu ? Şimdilik aldığımız
antidepresanlara vücudumuz alışıp bir üst ilaca geçmeden nasıl düzeltebiliriz ?
Tam bilmiyorum ama bence değişim 1’den başlar. Öncelikle
kendimize çeki düzen vermek lazım sanırım. Elinden oyuncağı alınan bir çocuk gibi
gerçekçi olmamız lazım hayatta. O çocuk gibi, kırılıyorsak söylemek ve
kırıyorsak özür dilememiz lazım bireysel anlamda.
Değerlerimize (en
temel olanlarına) sahip çıkmamız lazım. Ne olursa olsun onlardan taviz vermemiz
lazım.
Sosyal medyadan ve ıssız erkeklerden uzak durmamız lazım.
Ha bir de,Babamızın Annemizi sevdiği gibi sevilmek
istiyorsak, Annemiz gibi olmalıyız.
Evet… Annemi özledim ve evet arada gelen endişe hissim var.
Belki sizde benim gibisinizdir arada.
Bunu da paylaşalım ama. Hep sosyal medyada kadeh kaldırıp
gülerek verdiğimiz pozlarla yaşayamayız. Bazen mutsuz ve ağlak olduğumuzu da
paylaşalım. Sonra birbirimize emoji göndermek yerine sarılabiliriz mesela.
Öyle işte. Bazen huysuz ve mutsuzda olsam, son kalan sevgimi
makarnaya kullanmış olsam da, kalbimin hala biraz sevgi frekansı
yaratabileceğini umuyorum.
Sevgiler,
Ceren
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder