9 aydır yazmamışım...
Kendi telefonuma hızlıca yazdığım bazı şeyler dışında benim için en önemli alanım olan bu bloğu 9 aydır ziyaret etmemişim. ..Oysaki bu bloğu dönem dönem bakıp kendimi dışardan gözlemlemek için açmıştım zamanında. Duygu değişimlerim ve hayatımdaki kendimce ekşınları kayıt altına almak istemiştim.
Kendi telefonuma hızlıca yazdığım bazı şeyler dışında benim için en önemli alanım olan bu bloğu 9 aydır ziyaret etmemişim. ..Oysaki bu bloğu dönem dönem bakıp kendimi dışardan gözlemlemek için açmıştım zamanında. Duygu değişimlerim ve hayatımdaki kendimce ekşınları kayıt altına almak istemiştim.
Ama kendimi unutmuşum belli ki… o yüzden öncelikle kendimden
özür dilemek istiyorum…
Daha önce hiç yaşamadığım bir dönemin içinde olmam kendimi
unutmama bir bahane mi bilmiyorum ama bence hayattaki hiçbir şey insanın
kendini unutmasına bahane olmamalı.
Bu dönemde o kadar çok şey oldu ki hayatımda, “nerden
başlasam, nasıl anlatsam” şarkı sözündeki karakter gibi hissettim bi an kendimi.
Ama kısaca tarif edeyim. 200 km ye yakın hızla giden bir
motorun üstünde önümdeki arkadaşıma sarılmışım, kafamda kask yok ! ve içimden
korksamda ne kadar güzel bir şey olduğunu hissediyorum. Arada kafamı sağa-sola
kısa bir anlık çevirdiğimde, ağzımın kontrolsüzce açıldığını, suratımdaki her
bir hücrenin fütursuzca hareket ettiğini, gözlerimden deli gibi yaşlar aktığını
söyleyebilirim.
Bodrum’dayken o kadar çok boş vaktim vardı ki, sürekli
düşünürdüm. Mutluluk-mutsuzluk, acı-sevinç, hüzün-coşku diye uzanırdı bu
listem. Her şeyi bir etiket ve kalıba oturtmak istiyordum sanırım.
Şimdiyle ilgili yazılabilecek sayfalarca detay var aslında.
Sürekli değişen ruh halleri, sürekli öğrenilen yeni şeyler, sürekli kendini bir
parça ileri taşıma hareketi, sürekli bir zihin yoğunluğu, ara ara yaşanan garip
aydınlanmalar gibi gibi.
Aslında İstanbul’da bir nevi Yoga yapıyorum desem ? (saçma gelicek belki ama sanki öyle bir
şey) Yoga yaparken hissettiğim dinginlik-kargaşaya dönüştü ama her şey zıttıyla
varolur derler ya öyle hissediyorum. Bir hareketi ilk başta yapamazsın, sonra da
yapamazsın, biraz kasların ağrır, ama bir gün bir bakmışsın o hareketi hiç
düşünmeden yapıyorsun !
İşte bende İstanbul’da bunu deneyimliyorum. Yapamam diye
düşündüğüm şeylerle ilgili kendimi esnetmeye çalışıyorum. Bir gün
yaparım-yapmam sorun değil, önemli olan yapabilitemi görmek sanırım. O kas ne
kadar esneyebilir ? Ben ne kadar
esneyebilirim ?
KENDİME NOT : benim bloğumdaki en sevdiğim yazımdı. O yüzden
en sevdiğim 2. KENDİME NOTU yazma vaktim geldi sanırım.
KENDİME NOT :
Kendini sakın bir daha unutma, sevgi enerjisinin farkında
ol, tv kapalı modda hayatına devam et, yan masadaki insanlarla anlık sohbetler
etmeyi unutma-onlar sana en büyük cümleleri hatırlatanlar- herkese bir şey
söyle ! çöpçüye “kolay gelsin” de- kapıcıya “günaydın” de- yol veren birine”
teşekkür” et- sabah gördüğün kedilere “çok tatlısın” de, hafta sonlarını en
verimli şekilde değerlendir, her gün birilerine bir şey yaz veya bir şey
gönder- onları düşündüğünü bilsinler- dedikodulardan uzak kalma-sadece iş diye
kendini hırpalama- bazen en güzel sunumun çok yazılı değil güzel niyetle
yazılan sunum olduğunu unutma- aileni aramayı unutma-seni arayanlara geri
dönmeyi unutma- birileriyle sadece İş için bir şeyler istemek için iletişim
kurma- arada seni mutlu eden bir fotoğrafı paylaş mesela ve sadece de ki “güzel
bir gün dilerim” bir şey beklemeden de iletişim kurmayı pratik yap- her
gördüğün insana güzel bir söz söylemek üzere bak-ceketin/ saçın / parfümün ne
güzelmiş de! gülümsemeyi unutma, hayattaki tüm etkileşimlerimizin bir
alış-veriş olduğunu hep hatırla, toplantılardaki insanların-insan – olduklarını
unutma- evde cam açık otur- kuaföre gitmeyi unutma- herkese değerli olduğunu hissettir-sabahları
uyandığında aynaya bak ve ne güzel bir gün de- alarm melodini sevmeye çalış-
snowboard da dönüşlerde korkudan car car konuşan zihnini müzikle sustur- kız
arkadaşlarına zaman ayır- içki içmek mutlu ediyorsa devam et-ama artık sigarayı
bırakma zamanın gelmedi mi sence ? su sorunları yaşamana rağmen evini sevmeye
devam et-bolca hayal kur- 1 sene sonra bugün nerde napıyosun sorusunu kendine
sormayı unutma- hayatın güzel bir deneyim olduğunu hatırla-bilmediğin bir şeyle
ilgili stres yaptığında aslında içsel olarak bildiğini ama hatırlamak için
dışsal bazı faktörlere ihtiyacın olduğunu unutma-ritüellerini değiştir-sabah
gittiğin yolları değiştir- hep aynı mekanlarda oturma- kendine ve ruhuna zaman
ayır- güzel bir albüm açıp 1 saat dinleme iznini kendine ver- daha çok sev- ama’larını
kaldır- hayatının sorumluluğunu yüzde yüz al- güneşli havalarda kendine 2 dk
ver ve yüzünü güneşe çevirip sakince otur- olanları bazen değiştiremiceğimizi
unutma- geceki hislerini boşver-her sabah hissettiğin yeni duygulara odaklan-
kendini ve böylelikle herkesi daha çok sev…
Ölmeden 1 dk önce “ne güzeldi” diyebileceğin bir hayat yaşa
!
Ve öyle oldu.
AMİN.
Ceren Yıldız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder