İçimdeki "dişi" ses, içimdeki "eril" sesin ağzına sıçtı biraz önce (pardon küfürsüz anlatılamayacak bir durumdu)
Tanıştırayım sağ omzumdaki ses benim "dişi" sesim, kendisinin pembe tütü eteği vardır, bacak bacak üstüne atar ve hep elleri zarifçe hareket eder konuşurken, genellikle takılara, parfümlere, ayakkabılara falan ilgi duyar, her gördüğü güzel şeyde heyecanla "waow ne güzell" der kısık sesiyle. Sonra böyle bazen karşısında bir erkek belirir ve der ki " hadi onu sevelim, lütfeen sevelim onu" ama yine kısık sesle der. Kendisi benim/bizim dişi sesimdir. Sanat eserine baktığımda ruhunu algılayabilen, güzel bir müzik çaldığında gözünü kapatıp dilediği yere gidebilen, makarna pişiriliyorsa, içine sevgimi katmamı söyleyen cılız ve tatlı sesimdir.
Ve şimdi de sizleri "Eril" sesimle tanıştırayım. Tatatataaa!
Bu eril sesim, omzumun sol tarafında oturur, oturur diyemem aslında, çünkü kendisi genellikle ayakta takılmayı ve sağ el belinde sol el ve işaret parmağı sürekli hararetli bir şekilde olan olayın ne kadar, saçma, ne kadar aptalca, ne kadar ezikçe olduğuyla ilgili bağırmakla meşguldür. Kafanızda canlandı mı? Altında kot pantolonu, üstünde salaş bir tshirtü var dememe gerek yok, saçlarda genelde kendi halinde ve bolca dağınık.
Şimdi 2 sesimle tanıştığınız için çok dengedeyim. Çünkü 33 yıllık hayatımda içerde sürekli kavga eden bu iki kişiyle yaşadım. Onları herkesden, öncelikle de kendimden gizlemeye çalıştım.
Ama buraya kadarmış brütüs! Oyun bitti ve sahne perdesi bir anda açıldı.
Eril ve dişil tarafım, bir anda tüm seyircilerin ortasında kalıverdi.
Dişil tarafım önce bir şaşırsa da hemen eteğini ve saçını düzeltip, suratına bir gülümseme kondurdu, "ne kadar heyecanlı, bence bu anı kutlamalıyız" dedi, eril tarafım ise sinirden kudurdu, kulaklarından çıkan dumanı, gözlerinden fışkıran öfke ve nefreti farkettiniz mi?
Ben içimde her gün onla uğraşıyorum. Kötüdür ama o da bir canlı sonuçta, çokta şeetmemek lazım.
Eril ve dişil tarafım, bir anda tüm seyircilerin ortasında kalıverdi.
Dişil tarafım önce bir şaşırsa da hemen eteğini ve saçını düzeltip, suratına bir gülümseme kondurdu, "ne kadar heyecanlı, bence bu anı kutlamalıyız" dedi, eril tarafım ise sinirden kudurdu, kulaklarından çıkan dumanı, gözlerinden fışkıran öfke ve nefreti farkettiniz mi?
Ben içimde her gün onla uğraşıyorum. Kötüdür ama o da bir canlı sonuçta, çokta şeetmemek lazım.
Bundan 3 saat önce, kanepeye uzanmış, hayat ne kadar boktan (başka türlü anlatılamaz) derken, boş gözlerle evin camlarından bulutlara ve karanlığa geçmek üzere olan gökyüzüne bakıyordum.
Ve ağlıyordum tabii ki! Soldaki erilim beni ufak bir kız çocuğu gibi azarlıyordu yine, her zaman yaptığı gibi!
Diyordu ki! Başaramadın, hiç bir bok yapamadın bu hayatta, ki zaten yapamicaksında, hayatın böyle ufak mutluluk zannettiğin şeylerle ve bolca ağlamakla geçicek, çünkü sen güzel şeyleri haketmiyorsun!!
Ve ağlıyordum tabii ki! Soldaki erilim beni ufak bir kız çocuğu gibi azarlıyordu yine, her zaman yaptığı gibi!
Diyordu ki! Başaramadın, hiç bir bok yapamadın bu hayatta, ki zaten yapamicaksında, hayatın böyle ufak mutluluk zannettiğin şeylerle ve bolca ağlamakla geçicek, çünkü sen güzel şeyleri haketmiyorsun!!
Ve o an bişey oldu!!
Enteresan bir şeydi olan. Uzun zamandır kendisini dinlemediğim için sesi kısılan, elinde törpüsüyle sağ omzumda bacak bacak üstünde oturan "dişil" sesim, bir anda elindeki törpüyü yere atarak ayağa fırladı!
Ve soldaki erile bağırmadan, yine kendi tarzını koruyarak öyle bir nutuk çekti ki ben ve soldaki erilim ağzımız açık kaldık resmen.
Dedi ki " hey sen ortadaki Ceren ve onun solundaki pantolonlu ses, çok pardon ama çok salaksınız, hayatınız boyunca yanlış tarafa baktığınızın ve bu yüzdende sevgiden giderek uzaklaştığınızın farkına bile varamıyorsunuz. Sen ortadaki Ceren, bana hayatında en çok sevdiğin, en tam olduğun şeyi/varlığı veya erkeği söyle, hadi çabuk söyle düşünme!! Dedi ve ben anlamsız bir şekilde sol sesime baktım, ama o çoktan paçaları sıvayıp, boynu bükük odasına çekilmişti bile.
Sonra dişi ses dedi ki " o öyledir, ama biliyosun, gel sarılalım. Hayatta her şey sevmekle -senin zannettiğin sevgi değil ama - başlar dedi.
Ve bana sarıldı.
Enteresan bir şeydi olan. Uzun zamandır kendisini dinlemediğim için sesi kısılan, elinde törpüsüyle sağ omzumda bacak bacak üstünde oturan "dişil" sesim, bir anda elindeki törpüyü yere atarak ayağa fırladı!
Ve soldaki erile bağırmadan, yine kendi tarzını koruyarak öyle bir nutuk çekti ki ben ve soldaki erilim ağzımız açık kaldık resmen.
Dedi ki " hey sen ortadaki Ceren ve onun solundaki pantolonlu ses, çok pardon ama çok salaksınız, hayatınız boyunca yanlış tarafa baktığınızın ve bu yüzdende sevgiden giderek uzaklaştığınızın farkına bile varamıyorsunuz. Sen ortadaki Ceren, bana hayatında en çok sevdiğin, en tam olduğun şeyi/varlığı veya erkeği söyle, hadi çabuk söyle düşünme!! Dedi ve ben anlamsız bir şekilde sol sesime baktım, ama o çoktan paçaları sıvayıp, boynu bükük odasına çekilmişti bile.
Sonra dişi ses dedi ki " o öyledir, ama biliyosun, gel sarılalım. Hayatta her şey sevmekle -senin zannettiğin sevgi değil ama - başlar dedi.
Ve bana sarıldı.
Tanıştırayım o bana sarılan, sağ taraftaki etekli "dişil sesim, kendisi benim" özüm" "ruhum" olur.
Biraz önce kaçanı tanıtmama gerek var mı? O da benim "eril" tarafım ve "egomdur" beni ileriye taşımakla görevli olsa da ipleri komple eline aldığı için bu haldeyiz.
Şimdi iki tarafın birbiriyle barışmasını rica ediyorum, lütfen "beni geçin" ve birbirinize sarılın olur mu?
Sarılırsanız ben "hayatımı gerçekleştirebileceğim" kavgaya devam ederseniz ben tam olamayacağım hiçbir zaman.
Teşekkür ederim.
Olaya siz ikinizi sevmekle başlıyorum. Sonra kendimi, sonra etrafımı ve sonra hayatı sevebileyim diye.
Teşekkür ederim.
Olaya siz ikinizi sevmekle başlıyorum. Sonra kendimi, sonra etrafımı ve sonra hayatı sevebileyim diye.
Not: fotoğraftaki çizimler bana aittir. Yeni tanıştığım "Fantastik" Ayşegül adlı kızın bir dişil-eril terapisi çalışmasında ortaya çıkmıştır. İki çizim arasında 15 dk zaman geçmiştir. Biri benim eril(erkek-zihin) tarafım, diğeri de benim (dişil-kalp) tarafımdır. Hangisinin hangi resim olduğunu sanırım söylememe gerek yok!
Sevgiler,
Sevgiler,
Ceren