Hani böyle bir his vardır.
Yerine çivilenmiş gibi hissedersin. Vücudun ağırlaşır, beynin yavaşlar,
hayatın sakin ve dingin akışında her gün bir diğerine benzermişçesine geçip
gidiyormuş ve zaman hızla akıp geçiyormuş gibi hissedersin. Uyursun, uyanırsın,
uyursun ve yine uyanırsın...
Sonra bir gün denizin ortasında 25 knot kuzeyden esen buzz
gibi bir rüzgarla beraber kendini ufak bir botun içinde bulursun. Bulutlara falan bakarsın, gözlüğün kenarından
giren soğuk hava yüzünden, gözlerini kurumamak için ekstra sıvı çıkarmaya çalışırken bulursun.
Göğsünün tam ortasında geçmeyen nezlenin izlerinin üstüne birde üşüme hissi
gelir. Ellerin, kulakların, burnun ve hatta gözlerin bile üşür. Öyle çok
üşürsün ki bir anda tepeden bir aydınlanma iner. Ve kafanda kocaman bir ampul
yanar “Napıyosun Ceren? ” diyen kocaman bir soru işareti gelir ve kalbinin,
zihninin, hayatının tam orta yerine konuverir bir anda.
İşte bu benim aydınlanma anımdır. (22.11.2014) Bazen çok
üşümenin insan hayatı üstünde ekstrem değişiklikler yaratabileceği tarafımdan test
edilip onaylanmıştır. Bu soru işaretinin hayatımın tam göbeğine oturmasıyla
birlikte birçok şey değişmeye başladı. Mesela bu değişimlerden en büyüğü benim
için, kendime “ne istiyorsun Ceren?” sorusunu defalarca sormama rağmen hiçbir cevap
alamamış olmaktı. Çok enteresan dimi?, hepimiz biliriz zannederiz ne
istediğimizi ! öyle emindim ki kendimden, bunca yıl sormamışım bile ne
istediğimi, insan ne istediğini bilmez mi hiç ayol ! ama o iş öyle değilmiş be
şekerim.. Ne istemediklerimi bir bir sıralamışım son yıllarda. Bunu bunu istemiyorum.
Ee tamamda ne istiyosun peki ? ık, mık, himm, yani , bilmem diyen bir iç ses
ile karşılaşmak beni epey bir şaşırttı.
Ve o günden beri ne istediğimi bulmak için bir karar verdim.
Defalarca sordum, Bazılarında gözlerim yaşardı, içimden ağlamaya benzer bir his
geldi, burnum bile sızladı, resmen cevap vermek istemeyen bir kız çocuğu vardı
karşımda, şimdi anlıyorum ki öyle cesaretsiz kalmış ki uzun yıllardır ağzını
açmaya korkmuş demek ki ! Sonra bir anda içimden bağıran bir ses duydum.”Ben
İstanbul’da yaşamak istiyorum” dedi. Dedim ki ona “Yavrum bak burada güvendesin,
arkadaşların, dostların, güzel akşamların, güzel bir işin ve keyifli
kahkahaların var, yapma etme emi şekerim” o da dedi ki “olmaz ben İstanbul’da
yaşamak istiyorum ve hayatımı komple baştan yaratmak istiyorum” bende dedim ki “koca
istanbul’da iş , ev, ulaşım, para, zaman ? bunları nasıl çözmeyi düşünüyosun acaba”
diye ona kızdım. O da çok kararlı bir şekilde “Ben yaparım, en kötü kaybedecek
hiç bir şeyim yok ki ?” dedi. Böyle
kararlı bir sesin karşısında ben bile duramam brütüs…
Sonra içime harika bir şey düştü. Doğum gibi hayal edin,
Yavaş yavaş, adım adım, bazen sancılı, uykusuz, mide bulantıları, kafa
karışıklıları, bir çok olumsuz dış ses ve bir çok derdiyle beraber olan
cinsten, ama bazen de dünyanın en mutlu insanıymışsın hissi, dağın en tepesine
çıkıp ellerini kaldırıp içinden “işte bu” diye bağırmak gelen cinsten.. Bazen geceleri
uyuyamıyorum mesela, ya da mide bulantılarımla koşturuyorum, bir sürü negatif
ses dolanıyor kafamda nasıl olacak, ne olacak, olacak mı diyip duran, sonra
kocaman bir gülümseme oturtuyorum suratıma ve öğrendiğim taktikleri bugüne
kullanmam gerekiyormuş hissiyle biraz nefes alıp veriyorum. Kalp ritmim
sakinleşiyor, beynim sakinleşiyor ve içten gelen “merak etme ceren, her şey olması
gerektiği şekilde muhteşem bir şekilde oluyor” cevabıyla uykuya dalıyorum.
Bazen de heyecandan ve mutluluktan uykum kaçıyor. Alıyorum elime defterimi
gecenin 12 sinde yatağımda yazıp, çiziyorum. Sanki hayatımda ilk defa bir
başlangıç yapıyormuşum gibi.
Bu süreç o kadar güzel bir süreç ki ve o kadar garip ki
benim için, kelimeler, cümleler kifayetsiz kalır aslında, duygular anlatılamaz
çünkü, anlatmaya çalıştıkça büyüleri kaçar. O yüzden sadece yaşamam ve
hissetmem gerekiyor bu süreci…
Bu süreç dediğim kolay birşey değil ha ! kocaman bir
alışkanlık var, kök salmış bir ağaç gibi, kökleri baya uzun zamandan beri
toprakta yol almış sonuçta, ha diyince paçaları toplayıp gidemiyor insan.
Mental olarak hazır olmadan gidemiyor yani..
Gelelim fasulyenin faydalarına… Bu süreçte aldığım kararın
sabahında sevgili babam, benim aldığım karara ilk başta üzülsün mü sevinsin mi
bilemese de arkamdaki en büyük destekçim oldu, Kararın sabahında koşarak ofise
gelip heyecanla sabah kahvemizi içerken suratına bakıp“ben buna karar verdim”
diye çekine çekine söylediğim 8 yıllık karşı komşum, dostum, “Hiç durma, yap”
dedin ya Allah sana ne istiyorsan 3 katını versin emi, sonra öğle yemeği
dostlarım, her gün koşturarak yanınıza gelip bu iş nasıl olur diye kafanızı çok
ütülesem de beni seviyorsunuz ve heyecanımı paylaşıyorsunuz biliyorum, öğle
yemeği dostları diyip geçtiğime bakmayın, o grupta acayip bir enerji var çünkü,
biri en büyük hocam olur ki o kendini iyi bilir, diğeri hep bir adım yanımda
olur, saçı kısa aklı uzundur..Bir sarışın var onla kavga da etsek bir
yerlerdedir aslında, atsan atılmaz satsan satılmaz cinsten ( seni sevmesen
uğraşmam bile haberin ola sarışın) , öteki gözlüklü desen yedek beyin gibi
benim için. Sonra pizzacım var, sonra ofisin kedi sever amcası var sonra istanbul’daki güzel dostlarım, evine çökeceğim güzel kadın.
az kaldı çökmeme biliyorsun, “sen gel, ev senin” dedin ya daha ne isterim ki,
sonra diğer sarışın, kayınpederinin ciddi sağlık sorunlarıyla uğraşırken arada
beni de düşünüp bana güzel fikirler verdin ya, kalbin kadar güzel olsun hayatın…
Sonra Bebeksoş var, mesela izmirdeki dostlarım var, Facebooktan arada dürtüp
eee nasıl gidiyo diyen kıvırcık, “saçını çekerim senin” dememin sevgi
sözcükleri olduğunu elbet biliyorsun.. ki aklıma bir sürü bir sürü insan
geliyor aslında. O kadar çok insan biriktirmişim ki, o kadar güzel sesler
havalarda uçuştu ki anlatamam. Liste çok uzun. Zamanında kalbimi sizlere
açtığım için ne iyi yapmışım. Kısaca yine hepinize çok çok teşekkür ediyorum. Hayatıma kattıklarınız için
o kadar mesudum ki anlatamam.
Yeni hayatımda görüşmek üzere...
Hepimize Bol bol sevgi, aşk, değişim, mucize, yolculuk,
kahkaha, eğlence, başarı, para, bol sağlık, dostluk ve gönlümüzden geçen her
şeyin patır patır gerçek olacağı
muhteşem bir 2015 olsun emi.
Çok pis
hissediyorum olacak brütüs J
AMİN.
Ceren Yıldız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder