Her zamanki gibi internet başında bir yandan işlerimi
tamamlamaya çalışıp bir yandan da diğer ekrandaki puzzle parçalarını
birleştirmeye çalıştığım sıradan bir gün bugün aslında. Havada hafif bulutlar
var ve diyorlar ki “yağmuru getireceğim bir gün, bugün değil belki ama bir gün
getireceğim ve o özlediğin ıslak toprak kokusunu içine çekeceksin” Yani bugünün
diğer günlerden hiçbir farkı yok. Şu dakikaya kadar yoktu demem daha doğru
olabilir belki de…
Bir haber gelir ve tüm duygular içinizde kıpraşmaya ve
coşkuyla dans etmeye başlarlar ya hani, işte öyle bir hal alır tüm içini.
Dışarıdan bakıldığında saçını attığın taraf veya makyajın her günkü gibi aynı
gözüküyor olsa bile, içinde çok farklı bir şey olmuştur, sen fark etmeden, ve
neden bu habere bu kadar etkilendiğini tam olarak anlayamasan bile…
Üniversite yıllarım, güzel yıllarım, kafamda avarelerin
dolaştığı, öylesine yaşayıp geçirdiğim kocaman 5 yılım gözümün önüne geldi. O
zamanlar ki “ben” ne kadar farklıymışız şimdiki “ben”le.
Şimdi diyorsunuz bu kız ne zırvalıyor yine. Bu seferki
hayırlı bir zırvalama ama. Üniversite hazırlıkta saçlarını savura savura
dolanan garip ve aslında “deli” olan bir kız hakkında. İlk gördüğümde içim
ısındı diyemem açıkçası. Hani bazı insanlar vardır diğerlerinden farklılardır
ve onlara bir isim takamadığınız için “deli” der ve geçersiniz. İşte bu yazının
ana konusu o deli kız hakkında…
Anlatacak çok şey var aslında, Odadaki dağınıklığım yüzünden
ceza almamak için yatağımı toplardın mesela, Her gün terapi niyetine bana fal bakardın ve
inanılmaz şeyler anlatırdın. Cin çağırdığımız geceler ne güzeldi, Sınavlardan 3
hafta önce sen çalışmaya başlardın, sürekli özetin özetini çıkartırdın ve ben
sınavdan 1 gün önce senin özetini okur sınavlara girerdim. (Bazen senden bile
yüksek not aldığım olurdu. Ne şerefsizmişim ben şimdi fark ettim. L )
Kısaca ; Sen ve ben o kadar farklı ve zıttık ki…
Hayal kurardık bazen , yani ben hayal kurardım ve sana da
derdim ki “hadi bi hayal kur” ve sen düşünüp düşünüp uyduruk ve gerçekleşmesi o
kadar kolay şeyleri söylerdin ki ben sana hayretle bakardım. Gerçekçi
hayallerin insanıydın belki de, ayakları yere basan, sağlam ve hayata karşı her
zaman güçlü ve dimdik durman gerektiğini o zamandan anlamıştın demek ki…
Hayatımıza giren herkesin bizlere bir şeyler öğrettiğini
gayet derinden bilen biriyim. Sen benim hayatımdaki 5 yılımda bir çok şeyi
değiştirdin belki de, Ben senin dostundan ziyade çocuğun gibiydim hep.
Alışveriş yapmak, yemekleri hazırlamak, beni bir güzel doyurmak, kılık kıyafet
konularında bana akıl vermek gibi şeyler senin görevin olmuştu hep. Ben ise
senin özetlerinle sınavlara giren, senin yemeklerinle karnını doyuran, arada
bir de “hadi hayal kuralım” diye zırvalayan küçük kız çocuğuydum. Göze kalem
çekme olayını öğrettiğin gün aklıma geldi, hem de kalem değil likitle
öğrenmiştim olayın özünü ustasından. Güzel
günler geçirmişiz. Dolu dolu geçen 5 yıl…
Ve bu deli kadın,bir gün evlendi, bir süredir de hamile, ve
bir erkek bebek bekliyor. Kaç yaşına geldim, ama hala hayatın ne garip olduğunu
çözebilmiş değilim. Yarın güneş ışıkları
doğmaya başlarken, bebeğini kucağına alacak. Belki narkozun etkisiyle biraz
sersemlemiş olacak, öncesinde de biraz korku hissedecek içinde. Bu korku annelere
özgü bir korku sanırım..(O bölüme henüz gelemediğim için bilemiyorum şekerim J )
Ve yarın sabah, sen kucağındaki bebeğe şaşkın bir şekilde
bakıp, hayatın ne kadar güzel ve mucizevi
şeylerle dolu olduğunu tüm kalbinle hissedeceksin. Daha önceki tüm
duygularının hiç birine benzemeyen çok faklı bir duygu olacak içinde. Bebeğinin
kokusu dünyadaki her kokudan daha güzel gelecek… Ve yarından itibaren hayatında
yepyeni ve tertemiz bir sayfa açılacak. Çünkü elinde senin şekillendireceğin
bir insan var artık. Ve hayatının sonuna kadar seni bekleyecek uzun serüvenler bu vesileyle başlamış olacak…
Bu nedenle bugün özel bir gün… Dediğim gibi, derin nefesler al ve ver,
gözlerini kapa, karnına benim için dokun, dua et ve teşekkür et. O’ na geldiği
için ne kadar keyifli olduğumuzu sen anlat olur mu J
Şimdiden hoş geldin bebek…
C.Y.