365 yazı ve ben

365 yazı ve ben

17 Ağustos 2012 Cuma

HAZIRLIK


Hazır olduğumuzda gelir bir şeyler hayatımıza. Ya da gelmesini istediğimiz şey için hazırlık yaparız. Üniversiteye girebilmek için hazırlanırız, evimize misafir geleceği zaman hazırlık yaparız, dışarı çıkmadan önce hazırlanırız. Çünkü olacağımız yer için hazır olmamız gereklidir. Pijama ile Yılbaşı partisine gidemeyiz, Eve gelen misafirleri pis ve dağınık bir evde ağırlayamayız çünkü.
Bu hazırlanma olayını fiziksel açıdan hepimiz çok güzel uygulayabiliyoruz. Her koşulda her yer için hazırlanabiliyorken, ruhsal olarak, kafamızı ve kalbimizi hazırlamayı unutabiliyoruz belki de bazen. Örneğin bebek için hazırlanmak gereklidir bana göre. Çocukları çok seviyor olman ona hazır olduğun anlamına gelmez. Belki de şu anda binlerce genç, ailesinin kendisine hazırlanmadan dünyaya getirmelerinin cezasını çekiyorlardır. 18 yaşında henüz kendisi bir çocuk olan bir annenin çocuğu için hazır olduğuna inanamıyorum ben. Ben 18 yaşımdaki halimi hatırlıyorum da ben zaten kendim çocuktum. Herhalde o anneler de çocuklarıyla beraber büyüyorlardır.
Ya da bir ilişki için hazır olmak gerekir. Nasıl evini temizlersin gelecek kişiye, ruhunu ve kalbini de temizlemen gerekir yeni gelecek kişiye. Dağınık bir kafa ve paramparça bir kalp ile girilen her ilişki bana göre biraz yanlış temellidir. Ve elbet bir gün son bulacaktır…
Olmak istediğin bir kişi var mı hayatında bilmiyorum ? Ama benim olmak istediğim bir kişi var kafamda. Ve ona ulaşabilmek için de hazırlanıyorum. Nasıl sınava girmeden önce ders çalışıyorum. Bunun için de hazırlanmam gerek çünkü..
Hep aynı şeyleri, dönüp dolaşıp aynı ilişkileri, aynı arkadaşlıkları, aynı problemleri yaşıyorsak eğer o zaman bence bu döngüyü kırmak için hazırlanmamız gerekiyor.
Hep savunduğum bir nokta var şu son günlerde. Kendime uyguladığımda beni şaşırtan bir tablo ortaya çıkmıştır en azından. Hayatta beklediğimiz birçok şey var. Beklediğimiz ilişki için birini hayal ederiz önce. Sonra ondan beklediğimiz özellikleri yazarız yanına. Yakışıklı/güzel olsun, düşünceli olsun, vicdanlı olsun, başarılı olsun, sosyal olsun, anne/baba olabilecek bir yapıda olsun, iyi olsun, gibi gibi bir sürü maddeyi yazarız. Sonra da bakarız listemize. Evet ben tüm bu özelliklere sahip birini İSTİYORUM deriz. Sonrada uzun bir zaman bekleriz, ama nedense Beyaz Atlı Prensin yolu bir türlü bu taraflara uğramaz işte. Karşımıza gelen insanında bize benzer eksikleri olur ve “ben bunu istememiştim ama” deriz çoğu zaman. Belki de formülü değiştirmemiz gerekir bu durumda. O listeye yazdıklarımın kaçı bende var diye düşünmek lazım. Listedeki özelliklerin kenarına içten vereceğimiz cevaplarla bizde olanları ve olmayanları işaretlememiz lazım. Vicdanlı mıyım ? Bazen, genelde evet, ama bazen hayır diyorsak eğer tire çekelim, İyi bir insan mıyım ? İyi birini istiyorsam benimde iyi olmam gerekir. Belki daha iyi olmayı başarabilirim ? diyerek aynayı kendimize çevirdiğimizde ne kadar çok eksiğimiz olduğunun farkına varıyoruz işte.
Aynı şey iş içinde gerekli, iyi bir işte iyi bir konumda olmak istiyoruz ? Ama nedense o konumda çalışabilecek bir yapıya, disipline, bilgi birikimine sahip değiliz!
Yurt dışında yaşamak istiyorsun örneğin. Ama İngilizcen bile yok, Ya da herhangi bir başvuruda bile bulunmamışsın. Nerede yaşamak istediğini hiç düşünmemişsin. Düşünüp bir şehir belirlesen bile o şehir hakkında yaşam şartlarını araştırmamışsın. O şehirdeki ev kiralama sistemini bilmiyorsun, Market sistemini, oturma ve çalışma izinlerini nasıl alacağını bilmiyorsun.
Sadece istiyoruz işte. Onu istiyoruz, bunu istiyoruz. O da olsun bu da olsun, hepsi benim olsun istiyoruz. Ama istediklerimizin karşısına kendimizi koyarak ben bu isteğimin neresindeyim diye düşünmüyoruz.
Hayat sanırım bize benzer olanları karşımıza çıkartıyor. Bizim kapasitemize göre bir iş veriyor. Bizim yaşayabileceğimiz bir şehirde yaşamamızı sağlıyor. Daha iyisinin olmaması belki de bizim ona hazır olmadığımızdandır ?
Beraber olduğunuz kişiye baktığınızda onda sinir olduğunuz bazı huyların aslında sizde de olduğunu görürsünüz. Belki de kendinizde olan bu huylardan dolayı kendinize kızmak yerine karşı tarafa kızmak hep daha kolay olduğu için birlikte yuvarlanıp gitme yöntemini daha çok seviyoruzdur !
Biz istemeye devam edeceğiz, Hayat da“bize benzerlerini” getirmeye devam edecek…
C.Y.